Son birkaç aydır suni olarak yaratılan ekonomik panik atak hamleleri, bizleri paniğe sokmadan soğukkanlılıkla hayatımıza devam etmemizi de engellememeli<
Bu suni atak hamleleri toplum olarak bizleri daha fazla kilitlemeli, devletine milletine daha fazla sahip çıkmasına sebep teşkil etmelidir.
Aziz milletimiz her zaman devletinin yanında olmuş, ekonomik savaşta da devletinin yanında yer alacak ve mücadeleden asla vazgeçmeyecektir.
Birlik ve beraberliğimizi koruduğumuz takdirde ulus olarak ayakta kalır ve dik oluruz.
Psikolojik olarak hepimiz daha duyarlı, birbirine kilitlenen ve mücadele ruhundan, azminden vazgeçmeyen bir ruh halinde olmalıyız ve olmak zorundayız.
Bu millet binlerce yıl çok sayıda belalardan geçmiş, mücadele etmiş, ama asla hedefinden vazgeçmemiştir. Çok ağır bedeller ödeyerek birlik ve beraberliğini muhafaza ederek kendi içinden, kendi küllerinden nice devletler çıkarmıştır.
Hepimize düşen görev, geçmişimizden kopmayarak geçmişi geleceğe sağlam temeller üzerine inşa ederek taşımalıyız. Gelişen bu teknolojik gelişmeler bizleri asla özümüzü kaybetmemize sebep teşkil etmemeli, aslında gelişen teknolojik gelişmeleri kendi değerlerimizi koruyan, geleceğe taşıyan bir modelleme olarak kurgulamalıyız.
Bizleri bekleyen doğal afetler, küresel ısınmadan kaynaklı mevsimsel değişim hareketleri karşısında yapılacak çalışmalar, deprem, kuraklık ve tarımsal üretim, enerjinin önemi her geçen gün daha da önem kazanmaktadır.
Yaratılmak istenen panik ve kargaşalıklar, endişe oluşturacak bilinçli çalışma hareketleri bu önemli konuları unutmamıza neden olmamalıdır.
Bizler ancak sağlıklı huzurlu ve güvenli ortamlarda yaşadığımız takdirde mücadelemize devam edebiliriz.
Dolayısıyla deprem kuşağı üzerinde olduğumuzu, yapı stokumuzun doğal afetlere karşı güvenli olmadığını bilmeliyiz. Mevcut durumumuz sağlıklı dönüşüm hareketinden bizleri asla vazgeçirmemeli.
Siyaset de tabii ki bu yönde şekillenmeli topluma güven veren söylem ve hareket tarzında olmalıdır. Kendi sağlığımız açısından önemli olan eski ve riskli binalarımızın yenilenmesi daha da hızlanmalı, kendi önlem ve tedbirlerimizi kendimiz almalıyız.
Sağlıklı binalara kavuşmak ancak bizlerin, mülkiyet sahiplerinin azmi ve çalışması ile mümkündür. Riskli binaların dönüşümü ve hızlanması, aynı zamanda ekonomik canlılığı ve üretimi de olumlu yönde etkileyecek olup, oluşturulmak istenen krizin de önüne geçilmiş olacaktır.
Doğal afetler, deprem hiçbir zaman durmayacak ve tehlike devam edecektir. Bu nedenle, meydana konan belirsizlik asla bizleri etkilememeli, aksine hızlı hareket etmeliyiz.
Üretir isek, çalışır isek, mücadele eder isek, kendi önlemlerimizi kendimiz alır isek bir ve beraber oluruz.
İlgili Haberler
Ne diyeyim edebiyatın tarihini sanki Ruslar yazmış gibi; neyi okur, neyi beğenirsem altından Rus yazarlar çıkıyor. Takdir etmemek elde değil. Helal olsun adamlara… Nasıl bir anlatıdır, nasıl bir olay görgüsüdür, nasıl bir mesaj vermedir; yok böyle bir şey… Rus yazarlar; eserlerinde, işin sosyolojisini, felsefesini, psikolojisini, matematiğini çok iyi oturtmuşlar; toplumsal temelde her şeyi çok iyi […]
“İnsanoğlu garip bir yaratık” der birçoğu, öyle olduğunu var sayar. Kendilerince haklı da sayılırlar. Kim yaşanan şeylere farklı bir anlam yüklemez ki! Gündelik yaptığımız hareketler bile bilinmeze yorulur. İnsanların konuştuğuna bakarsanız bilinen bir şey yoktur. Her şey bilinmezdir. Bilinmez adeta kutsanır. “Nasıl ya!” dersiniz. İnanın yaşamda var olan her şey için bir bilinmez vardır. Toplumun […]
Karagümrük stadı hakkında bu kaçıncı yazımı artık söylemiyorum. Fatih Belediye Başkanı Ergün TURAN , 15 Mart’ta sosyal medya hesabından Karagümrük taraftarına stat müjdesini verdi. Bu kaçıncı müjdeden artık bunu da söylemiyorum. Bildiğim tek şey taraftarın artık boş vaatlere karnının olduğu şey. Neyse ki krizi bırakıp iyi bir yerde görmek istiyorum. Stadın kapasitesi 7.680 kişilik olacak. Şehrin göbeğinde butik […]
Zaman sonsuzdur. Evren, uzay, yani içinde bulunduğumuz mekân da sonsuzdur. İnsan, birey olarak da “insanlık” olarak da zamanın ve mekânın sonsuzluğunun kesiştiği herhangi bir noktada, bir hiç, bir sıfırdır. Bir insan ömrünü yüz yıl kabul etsek bile, zamanın sonsuzluğunda yüz yıl nedir ki? Bırakın yüz yılı, bin yılı, milyar yıl nedir ki, sonsuzluk karşısında? Biliyorsunuz, […]