Tarihten gelen dostluğumuz ve komşuluğumuz olan Suriye’de uzun bir zamandır iç savaş devam ediyor. Daha da devam edeceği tahmin ediliyor.
Bu savaş nasıl başladı, neden başladı, kim veya kimler başlattı,teşvikçileri ve tarafları kimler.Bu savaştan kimler ne kazanmayı planlıyor,insanların ölmesine vatanlarından kopmalarına ve koparılmalarına kimler öncülük yapıyor? Bu derin konulara şimdilik girmiyorum. Zamanı gelince onları da paylaşacağım.
Savaşın, insanların hayatlarını nasıl etkilediğini, nasıl perişan ettiğini, neler yaşandığını ve nelerin yaşanabileceğini şöyle bir analiz edelim…
Savaşın başladığı günlerden bugüne kadar, can kayıplarının kesin sayısını bilen yok. Ancak oldukça fazla olduğu konusunda herkes hemfikir! Savaş nedeni ile Ülkelerini terk ederek başka ülkelere iltica etmek isteyen insanların sayısının da maalesef 5 milyona ulaştığı, Bu sayının daha da artacağı hesap edilmektedir.
Suriye sınırımızdan, gerek kayıt altında, gerekse kaçak yollardan ülkemize gelen İnsanların ( ister sığınmacı, ister misafir, ister mülteci olarak isimlendirilsin) sayısının da 3 milyon civarında olduğu hesaplanıyor.
Ülkemize gelen bu insanlar, İkamet önceliği olarak. Hatay, G. Antep, Kilis, Adana, Mersin, Osmaniye gibi sınırımıza yakın illerimizdeki misafirhanelerde, Okul, Yurt, Sosyal tesis gibi konaklama alanlarında misafir edilmiş, Ancak sayının fazla olması nedeni ile yakın illerde Çadır kentler kurularak oralarda barınmaları sağlanmıştır.
Ancak oldukça fazla sığınmacıda KONTROLSUZ olarak Ülkemizin bütün bölgelerine dağılmış, Kayıt altına alınamadan, kimisi evlere, kimisi park,bahçe,boş ve metruk binalara hatta köprü altları ve buldukları boş alanlara yerleşmek sureti ile ,yaşam savaşına başlamışlardır.Bu olanlara üzülmemek elde değil milletçe üzülüyoruz.
Çeşitli il ve ilçelerimize yerleşen bu misafirlerimiz, Ucuz iş gücünde kullanılmış,iş bulamayanlar ise Kanun dışı yollara sapmış.hırsızlık,gasp,soygun,yaralama,taciz,tecavüz olaylarına karışmış hatta cinayet işleyenler bile olmuş,kadınları fuhuş batağına itilmeye başlanmıştır.
Buda kadınların, gencecik insanların ve küçücük çocukların bile DİLENCİLİĞE başlamasına sebep olmuştur.
Ülkemizde, düşündüğü yaşantıyı bulamayan veya Avrupada yaşamak hayali kuranlar,Ege ve Marmaradan, Botlarla veya ilkel kayık,motor hatta şamrellerle denize açılıyor,maalesef meydana gelen kazalar sonunda hayatlarını kaybediyorlar.Yunan adalarına çıkabilenler ise Avrupa sınırlarını zorlayarak,yeni bir hayat veya bir maceranın peşinden canları pahasına koşuyorlar.İtilip kakılıyor,tartaklanıp dövülüyorlar.
Ülkede, Ananeler, gelenekler kaybolmaya başlamış,Ülke kültürü ve dokusu zaafiyete uğramaya başlamıştır.
Ülkemize, bilhassa kayıt dışı girenlerin, Kim veya kimler olduğunun tespiti yapılamamış asayiş ve güvenlik zaafiyetleri oluşmuş, Gelecek için endişeler dahada artmıştır.
Zaten işsizliğin kol gezdiği ülkemiz insanları iş bulamaz olmuş,Huzur bozulmaya başlamış.Karamsar bir hava esintisi hızlanmıştır.
Dünya devletleri olanları adeta seyrediyor,Barış için hiçbir gayret sarfetmiyor,!Birşeyler yapıyor,Barış için çaba harcıyor görüntüsü içerisinde,,olanları uzaktan seyredebiliyor.Adeta uyuyor.uyutuyor.
Bütün bunlar olurken AB ülkeleri başbakanları aralarında toplantılar yapıyor.Mağdur durumdaki insanlara yardım etmek,Ülkelerinde misafir etmek yerine,Türkiyeye bazı maddi önerilerde bulunarak bu insanların AB sınırlarına girmemeleri ve ülkemizde konaklamalarının temini yönünde teklifler getirebiliyor.Ülkelerine kimseyi almak istemediklerini alenen söylüyor.Hatta bunun görüşmesi ve anlaşmasını yapmak üzere ülkemize ziyarete bile gelebiliyorlar.
İşte bizler, Barıştan ve kardeşlikten yana olanlar. işte dünya. savaşı durdurmanın,barışı sağlamanın yerine sanki devamından yanaymış görüntüsü oluşturmaktalar.
Bizler millet olarak, Misafirperver, sevecen, hoşgörülü insanlarız. Misafiri sever ekmeğimizi bile paylaşırız. mağdur ve mazlumun yanında, Zulümün ve Zalimin karşısında olmuşuz ve oluruz olacağız da.
Ancak bu göç ve misafirliğe bir statü bir çözüm, bir yasallık kazandırılmalıki Hem biz misafirperverler. Hemde misafirlerimiz, komşularımız daha huzurlu ve mutlu olabilsin.Güzelim ülkelerine dönebilsinler.
Onlarında tek istediği bu.Rüyalarını ve hayallerini bile ülkelerine dönmek üzerine kurmuşlar.haksız da değiller hani.Ne demiş Atalarımız.Bülbülü ALTIN kafese koymuşlar illede VATANIM demiş.Nede doğru ve güzel söylemişler.
Evet olanlar ve olaylar böyle.
Analiz ve görüşleri, talep ve olayların intikal ettirilmesi bizden,gereğinin yapılmasıda yetkililerden.
YILMAZ UĞURLUAKAN