Slot Giriş

Slot Siteleri

Slot Siteleri: Hayalleri Gerçekleştiriyor

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Manşet

Zeytin Tüm Ağaçların Prensesi

Yayınlanma:
ABONE OL

Zeytin

Nuh Peygamberin gemisine gelen; ağzında zeytin yaprağı tutan güvercin, o günden bu güne, ümidin ve barışın simgesi olmuş.

Tufanın yok edici gücüne karşı direnen zeytin ağacı ise ölümsüzlüğün simgesi olmuş.

Zeytinin kutsal bir bitki olduğunu biliyoruz.

Zeytinin ve zeytinyağının ilk olarak nerede yetiştirildiği bilinmiyormuş. Zeytin, çok eskilerden beri yetiştiriliyor ve bir hayli kıymet görüyormuş.

Tüm kutsal kitaplarda zeytin ağacı, zeytin ve zeytinyağının;

Kutsallığın,

Bolluğun,

Adaletin,

Sağlığın,

Gururun,

Zaferin,

Refahın,

Bilgeliğin,

Aklın,

Arınmanın,

Yeniden doğuşun erdem ve değerlerin sembolüymüş.

Eski Ahit’e göre zeytinyağı, refahın ve bolluğun sembolüymüş.

Birde ağaçların hikâyeleri varki ondan da söz edelim ondan sonra yazımıza kaldığımız yerden devam edelim.

Ağaçlar, kendilerine kral seçmek için ilk olarak zeytin ağacına başvurmuşlar:

“Vaktiyle ağaçlar, kendilerine kral meshetmek için gittiler ve zeytin ağacına dediler: “Bize kral ol.”

Ve zeytin ağacı onlara dedi:

“Allahın ve insanın bende sena ettikleri (övdükleri) yağımı bırakayım ve ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?”

Zeytin ağacından “hayır” yanıtını alan ağaçlar, daha sonra incir ve asmaya giderler.

Ancak incir ve asma da, aynı gerekçeyle kral olmayı reddederler.

Hâkimler Kitabı’ndaki öyküden, ağaçların kendilerine kral olarak kara çalıyı seçtiklerini ve kara çalının da krallığı kabul ettiğini öğreniriz.

Yunan Mitolojisi’nde zeytin ağacı, her şeyden önce, bereket ve barışı temsil eden bir tanrıçanın armağanıymış.

Bir efsaneye göre ise savaşçılar tarafından korunan bu ağaç, M.Ö.480’deki Pers işgalinde Akropolis’le birlikte yakılmış.

İşgalden sonra Akropolis yıkıntıları arasında kalan zeytin ağacı filizlenmiş,

Yeniden canlanmış ve sürgünleri tüm Yunanistan’a ekilmiş.

Zeytin ağaçlarının, Athena’nın yarattığı bu ilk zeytin ağacından çoğaldığı söylenirmiş. Antik Yunanlılar’a göre, kutsal bir aileden gelmiş olmanın en önemli işareti bir zeytin ağacının altında doğmuş olmakmış. Bunun dışında M.Ö. 8’inci yüzyılda yaşadığı sanılan Homeros’un kaleme aldığı destanlar, zeytin ağacı ve zeytinyağına ilişkin zengin tasvirler ve benzetmelerle süslüymüş.(alıntı)

Hepimizin bildiği Hazreti Nuh ve tufanındanda biraz söz etmek gerekli diye düşünüyorum.

Bilindiği gibi insanlar kötü olmuşlar, kötülük yapıyorlarmış.

Hazreti Nuh’un uzun yıllar onları doğru yola getirmek için çabaları da boşa gidince; Allah’u Telala bir tufanla onları cezalandırmaya karar vermiş.

Hazreti Nuh’a gemi yapmasını söylemiş, gemiye de her temiz hayvandan erkek ve dişi yedişer, her temiz olmayan hayvandan da ikişer erkek ve dişi, kuşlardan da erkek ve dişi yedişer tane almasını söylemiş.

Gemiye ailesi de dâhil bindikten sonra tufan başlamış. Hazreti Nuh, ailesi ve gemideki canlılardan başka yeryüzünde her şey suların altında kalmış.

Tufan durduğunda Hazreti Nuh bir güvercin göndermiş, güvercin bir süre sonra dönmüş. Yedi gün sonra bir daha göndermiş.

Güvercin ağzında yeni koparılmış zeytin dalı ile gelmiş.

Nuh Peygamber o zaman suların çekildiğini anlamış.

Bir başka anlatıyı da hemen ilave etmek istiyorum ki, bu çok önemli:

Efsaneye göre Havva ile birlikte yasak meyveyi yiyerek cennetten kovulan Âdem, 930 yaşındayken öleceğini hissetmiş ve Tanrı’dan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını dilemeye karar vermiş. Bu konuda oğlu Şit’i görevlendirmiş ve onu cennet bahçesine göndermiş.

Bahçenin bekçiliğini yapan melek, Şit’in duası üzerine İyi Kötü Ağacından aldığı üç tohumu ona vermiş ve babasını gömmeden önce tohumları onun ağzına koyması gerektiğini söylemiş.

Âdem kısa bir süre sonra ölmüş ve Tabor Dağı yakınındaki Hebron Vadisi’ne gömülmüş. Âdem’in gömüldüğü yerde yeşeren üç ağaç; zeytin, sedir ve servi’ymiş. Tanrı ve insan arasında barış böylelikle sağlanmış.

Sıra Mısır’a geldi:

Mısırlıların zeytinyağı üretmeyi Yunanlılardan ve Filistinlilerden çok daha önce biliyorlarmış.

6.000 yıl önce evlilik tanrıçası İsis Mısırlılara zeytin ağacı yetiştirmeyi ve ürünlerinden faydalanmayı öğretmiş.

M.Ö.2500 yılında inşa edilen Sakkarah Piramidi’nde bir zeytin sıkma aletinin bulunması ve piramidin duvarlarını zeytin sıkma işlemini anlatan figürlerin süslemesi bu efsanenin gerçekliğe uzanan merdiveni gibiymiş.

Ayrıca, çocuk denebilecek bir yaşta hayata veda eden Mısır’ın en çok bilinen firavunu Tutankamon’u zeytin dallarından yapılmış “adalet tacı” ile resmeden sayısız esere rastlamak mümkünmüş.

III. Ramses güneş tanrısı Ra için yaptırdığı tapınağın sonsuza kadar aydınlanması için özel zeytinlikler kurdurmuş.

Güneş Tanrısı’nın tapınağı ölümsüz ağacın meyvesinden süzülen yağ ile sonsuz bir aydınlığa kavuşmuş.

III. Ramses duygularını şöyle dile getirmiş:

“Senin şehrin Heliopolis’i zeytin ağaçları ile süsledim. O zeytin ağaçları ki, meyvelerinden halis zeytinyağı elde edilir. Bu zeytinyağı, senin tapınağını aydınlatan kandilleri besleyen yağdır.”

Bir başkasına sıra geldi:

Eski Yunan mitolojisinde M.Ö. 17. yüzyılda kurulan bugünkü Atina ile ilgili bir anlatım varmış. Tanrıların babası Zeus yeni kurulacak olan şehre isim koymak için Tanrılar meclisini toplamış. Bu şehre en değerli hediyeyi getiren Tanrının ismini bu şehre vereceğini söylemiş. Deniz Tanrısı Poseidon denizden savaşta çok işe yarayacağına inandığı bir at çıkarmış.

Bilim Tanrısı Athena aşıladığı bir yabani zeytin ağacını şehre getirmiş ve halka armağan etmiş. Bu ağaç meyve verecek, insanlar da bunu yiyecek. Bu meyveden çıkarılan yağ karanlık geceleri aydınlatacak, aynı zamanda yemeklik yağ olarak mutfakların baş tacı olacakmış.

Ağaç yarışı kazanmış, Akropolis’e dikilmiş. Şehre ise bilim tanrısı Athena’nın adı verilmiş.

Eski Yunan’da zeytin ağacı kutsal olup salonları süslermiş. Zeytin ağacını kesen veya ona zarar veren mahkeme önüne çıkarılır ve ölüme mahkûm edilirmiş.

Eski Yunan’da atletlerin vücudu zeytinyağı ile ovulurmuş. Bu işlem kasların güçlendirilmesi ve vücudun daha güzel gözükmesi için yapılırmış. Ayrıca yaraların iyileşmesi için zeytinden merhemler yapılırmış.

Bütün yemek öğünlerinde yemeğe lezzet vermek için kullanıldığı gibi evlerin ve tapınakların aydınlatılmasında ışık yağı olarak kullanılırmış.

Olimpiyat oyunlarında yarışı kazanan atlete birkaç ton en iyisinden zeytinyağı mükâfat olarak verilirmiş. Bu zeytinyağından atlet istediği gibi satar veya yurt dışına ihraç edebilirmiş.

Yunan uygarlığını devralan Romalılar içinde zeytinyağı çok önemliymiş.

Roma şehrini kuran ikiz kardeşler Romus ve Romulus anneleri tarafından bir zeytin ağacının altında dünyaya getirildikten sonra terk edilmişler.

Zeytin ağacının gölgesinde bu ikizleri dişi bir kurt emzirmiş.

Daha sonra soylu ve zengin bir aile tarafından bulunan ikizler onlar tarafından evlat edinilmişler.

İyi yetiştirilen ve eğitim alan iki kardeş sonradan Roma’ya isimlerini vermişler…

Romalılar zeytinyağı ticaretine tam anlamıyla yön vermişler.

Diğer ülkelere sattıkları zeytinyağının nakledildiği küplerin üzerine nerede, kim tarafından üretildiği ve vergisinin verildiğine dair yazılar yazmışlar.(alıntı)

&

Zeytin’in kutsal olduğunu biliriz. Zeytini ve zeytinyağını çok tüketenlerin de sağlıklı olduğunu gözlemleriz. Akdeniz’liler denilince aklımıza ilk gelen zeytin ve zeytinyağı olur. Onların çok sağlıklı olduklarını, yaşlarından daha genç görüldüklerini, kuvvetli olduklarını hatırlarız…

Bütün bunları biliriz de niye hala zeytinyağı tüketmekte tereddüt ederiz?

Zeytinyağı pahalıdır der hemen diğer yağlara yöneliriz. İyide ucuz yağdan çok kullanacağımıza zeytinyağından az kullanabiliriz. Ekonomi yine aynı olmaz mı?

Olur.

Zeytin; su, protein, yağ, selüloz, kükürt, kalsiyum, klor, demir, bakır, manganez, A-E vitaminlerinden oluşmaktaymış. Güzel… Kalorisine baktığımızda; 100 gr. zeytin, 224 kalori, 100 gr. zeytinde 30 miligram E vitamini bulunurmuş. Eee buda güzel…

Zeytinyağı ile mücadelem eski yıllara dayanıyor. Ben neden zeytinyağını sevmem bunuda bilmem! Elifim zeytinyağına bayılır, Fatihcan’ım zeytinyağını bolca kullanır. Bana gelince yemeklerde zeytinyağını kullanıyorum, salatalara gelince kullanmıyorum. Çocuklarımın bütün baskılarına karşın, inatla direniyorum. Sonunda pes etmeye karar verdim. Nedeni zeytin’in ne kadar önemli olduğunu bildiğimi sanırken yüzde beş faydalarından bile haberimin olmadığını anladım. Beylik laflar;

Çok faydalı,

Çok sağlıklı,

Yenilmeli…

Bu kadarı demekki bana yeterli gelmemiş. Sonunda çocuklarımın baskısına yenik düşeceğimi anlayınca Zeytin ve zeytinyağı ile muhabete başlayacağıma da ikna olunca! Öğreneyim dedim ve her zaman olduğu gibi ben öğreneceksem okurlarımında öğrenmesi gerekli ilkesi eşliğinde araştırmaya başladım.

Öyle ya; Bu mubarek zeytin ve zeytinyağı neymiş, neden herkes onlardan sözeder?

İlk öğrendiğim; besin değeri ile insan sağlığının sigortası gibi bir şeymiş. Bir mucize bitkiysiymiş ve en önemlisi kutsal bir bitkiymiş.

“İncire ve zeytine andolsun.” (Tin Suresi, 1)

Sonrasında Kuranı-ı Kerim’de onunla ilgili ayetler olduğunu öğendiğimde tüylerim diken diken oldu.

Düşünün lütfen sağlımıza bu kadar yararlı olan zeytinyağı; kalp ve damar hastalakları ve kansere karşı ciddi bir koruyucu. Daha ne olsun. Bu demektir ki zeytin ve zeytinyağı mutfakta elimizin altında olacak ilk iki değer.

Zeytin barışın simgesi…

Birilerine zeytin dalı uzatmak yeni çıkmadı herhalde. Her ne kadar henüz zeytinyağına alışamamış olsamda kararlıyım nasıl olsa alışacağım. Ben zeytine bu kadar düşkün iken onun yağını nasıl ihmal etmişim, kendime kızıyorum, hemde çok!

Bakın şu olanlara:

Eski çağlarda bir çok yerde kulanılıyormuş. Şöyle bir sıralama yaptığımızda:

Aydınlanmada,

İlaçta,

Sabun yapımında,

Cilt bakımında,

Parfüm yapımında kullanılıyormuş. Düşünün ben bu saydıklarımın içine yeme ve içmeyi koymadım bile…

Zeytinin kutsal bir bitki olduğunu bildiğimizi yazmıştım yazımın başında. Hani bazı şeyler vardır, biliriz hatta bildiğimiz bilginin zayıflığına aldırmaz ahkâm bile keseriz. Birileri söylemiştir, ya da birileri birine anlatırken kulak dolgusu birkaç şey aklımıza ilişmiştir. Hooop o zaman bu konuda bilgi sahibiyiz. Yok değil. Bilgi sahibi değiliz. Benim olmadığı gibi…

Kuran-ı Kerim’de bir çok ayette geçiyor bu doğru…

Bunlardan bazılarını sizlere aktarmak istiyorum.

“Sizin için gökten su indiren o’dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır.”

(Nahl Suresi, 10–11)

“Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, herşeyi bilendir.”

(Nur Suresi, 35)

“Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı (zeytûnetin), ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır. Nur üstüne nur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.”

(Nur Suresi -35)

“Yine o su ile Sîna dağında biten bir ağaç yarattık ki hem yağ, hem de yiyenlere katık verir.”

(Muminun -20)

“Mûsâ, süreyi tamamlayıp ailesiyle yola çıkınca, Tûr tarafında bir ateş görmüş ve ailesine, “Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm, (oraya gidiyorum). Umarım oradan size bir haber ya da ısınmanız için ateşten bir kor getiririm” dedi. Mûsâ, ateşin yanına gelince, o yerdeki vadinin sağ tarafındaki mübarek ağaçtan şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.”

(Kasas 29–30)

“İncir’e ve zeytûn’a andolsun, Sina Dağına andolsun.”

(Tin Suresi 1–2)

TİN SURESİ (95)
Bismillahirrahmanirrahim
95/1. İncir ve zeytine and olsun,
95/2. And olsun Sina dağına,
95/3. And olsun bu güvenli Mekke şehrine ki:
95/4. Biz insanı en güzel şekilde yarattık,
95/5. Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık.
95/6. Yalnız, inanıp yararlı iş işleyenler bunun dışındadır.

Onlara kesintisiz ecir vardır.
95/7. Öyleyken, sana dini yalan saydırtan nedir?
95/8. Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?

Hadis’te Zeytin:

Ömer bin Hattâb dedi ki:

Allah’ın Elçisi(s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Zeytinyağını yiyiniz ve sürününüz. Çünkü o, mübarek(bereketli)bir ağacın ürünüdür.”
Tirmizi, C. 2. Hno: 1851

Ömer bin Hattâb dedi ki:

Allah’ın Elçisi(s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Zeytinyağını, ekmeğe katık ediniz ve bu yağı kullanınız. Çünkü bu yağ, mübarek bir ağaçtan alınmadır.”
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. Hno:3319

Ebû Esîd dedi ki:

Allah’ın Elçisi(s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Zeytinyağını yiyiniz ve sürününüz. Çünkü o, bereketli bir ağaçtandır.”
Tirmizi, C. 2. Hno: 1852

Muaz diyor ki:

Allah’ın Elçisi(s.a.v.): “Ümmetime meşakkat verme korkusu olmasaydı, kendilerine her namaz kılarken, zeytin ağacından misvak(kullanımını) emrederdim.”
Sahih-i Buhari, C.3.Hno.484

Zeyd bin Erkam dedi ki:

“Allah’ın Elçisi(s.a.v.); Zatülcenb hastalığının tedavisi için; vers(Yemen za’feranı bitkisi), kust(topalak denilen bitki) ve zeytinyağını birbirine karıştırıp, hastanın ağzına vermeyi
övmüştür.”
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. Hno:3467

Zeyd bin Erkam dedi ki:

“Allah’ın Elçisi(s.a.v.); Zatülcenb hastalığı için; zeytinyağı ve kustu bahri(topalak otu) karışımını tavsiye ederdi.”
Tirmizi, C. 2. Hno:2079

İbn-i Ebi Atik bize şöyle dedi:

“Size, şu Habbetü’s-Sevda’yı kullanmayı tavsiye ediyorum. Ondan, beş veya yedi tane alıp, iyice ufalayınız. Sonra onu, birkaç damla zeytinyağı içinde, hastanın burnuna bu taraftan ve şu taraftan damlatınız. Çünkü Aişe, Allah’ın Elçisi(s.a.v.)‘den şu hadisi işittiğini söyler: “Şüphesiz şu Habbetü’s -Sevda(çörek otu), her hastalığa şifadır, samdan başka.”
“Ben, Sam nedir? “dedim.
“Sam, ölümdür.” dedi”
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. Hno:3449

Kutsal bitki zeytin ve Zeytinyağının insan sağlığındaki yararlarını saymakla bitirmek ciddi anlamda zor… Herderde deva gibi…

Kalp ve Damar Sağlığına Faydalı Olması,

Kandaki kolesterol oranını yükseltmemesi, kontrol altında tutması,

Vücut için zaruri olan (EFA: essential fatty asit) omega–6 yağ asidi (linoleik asit) içermesi,

Kolesterol seviyelerini düşürdüğü ve kalp hastalıklarını önlediği pek çok araştırma ile de tasdik edilmiş olması,

Kanda dolaşan LDL adlı zararlı kolesterol düzeyini düşürdüğü,

HDL adlı faydalı kolesterol düzeyini yükselttiği,

Kalp ve damar hastalarına ilaç olarak tavsiye edilmesi,

Kanser Önleyici Olması,

Oxford Üniversitesi’ndeki doktorlar tarafından yürütülen son araştırmada da, zeytinyağının bağırsak kanserine karşı koruyucu özelliğe sahip olduğu,

Doktorlar zeytinyağının, bağırsak kanserlerinin başlamasını engellemek için midedeki asitle tepkimeye girdiğini,

Oxford araştırmacıları aynı zamanda zeytinyağının safra asiti miktarını azaltarak ve DAO (diamin oksidaz adlı enzim) seviyesini yükselterek, anormal hücre artışına ve kansere karşı koruyucu olduğunu,

Artriti (eklem enflamasyonunu) Önlemesi

Kemik Gelişimine Yardımcı Olması,

Zeytinyağının içerdiği E, A, D ve K vitaminleri, çocukların ve erişkinlerin kemik gelişimine yardımcı olması,

İskelet yapısı üzerinde çok olumlu katkısının olması,

Yaşlanmayı Önlemesi:

Zeytinyağının içerdiği vitaminler, hücre yenileyici özelliklere sahip oldukları için, yaşlılık tedavisinde de kullanılması,

Cildi besleyip koruması,

Zeytinyağı, içerdiği çok sayıdaki antioksidan maddeyle zararlı maddelerin tahribatını önlemısa,

Hücrelerimizi yenilemesi,

Doku ve organlarımızın yaşlanmasını geciktirmesi,

Bebeklerde önemi:

Zeytin ve zeytinyağı, içinde bulunan linoleik asitten (omega–6 yağ asidi) ötürü yeni doğmuş bebekler, gelişim çağındaki çocuklar için son derece faydalı bir besin olması,

Doğum öncesi ve sonrasında bebek beyninin ve sinir sisteminin doğal gelişimine katkıda bulunması,

Anne sütüne yakın miktarda linoleik asit içermesi,

Yağsız inek sütüne zeytinyağı katıldığında anne sütü kadar doğal bir besin kaynağı özelliğine sahip olması,

Zeytinyağı, vücudumuzdaki zararlı maddelerin tahribatını önleyen antioksidan elementleri ve insan için büyük önem taşıyan yağ asitleri içermesi,

Bunların hormonlara destek olması,

Hücre zarının oluşumuna yardımcı olması,

Zeytinyağının, insan sütündeki yağ asidi oranına benzer, dengeli bir çoklu doymamış bileşime sahip olması,

İnsan vücudu tarafından elde edilemeyen, aynı zamanda vücut için vazgeçilmez önemi olan bu temel yağlı asitleri açısından, yeterli bir kaynak olması,

Tansiyon Düşürücü Etkisi:

Yüksek tansiyona olumlu etkisi,

Zeytin ağacının yaprağı ile tansiyon düşürücü ilaçların yapılması,

Sıcak veya soğuk olarak tüketilmesinde, mide asitini azaltması,

Gastrit ve ülser gibi hastalıklara karşı koruması,

Safra salgısını harekete geçirmesi,

Safra kesesinin boşalma işlemini düzenleması,

Safra taşı riskini azaltması,

Karaciğerin çalışmasına yardımcı olması,

Vücudun atıklardan kurtulmasını kolaylaştırması,

Beyin atardamarlarının sağlığına olumlu etkisi olması,

Kilo vermekte faydalı:

Şişmanlığı kontrol altına alması,

Tedavi etmesi,

Zeytin Ağaçlarından da söz etmek yerinde olacaktır.

Ülkemizde 90 milyon zeytin ağacı varmış.

Bir zeytin ağacı 1500 – 2000 yaşarmış.

Zeytin yaprağı soğan ve sarımsakla eş değerdeymiş.

Zeytin ağaçları ortalama 20 – 30 kg. arasında zeytin verirlermiş.

Zeytin yaprağından çay yapılıyormuş. Sizlere bir yerden alıntı yapacağım:

Önceden klorsuz suyla yıkamış olduğunuz zeytin yapraklarınızı, robotunuza atarak ya da bıçak yardımıyla ince ince keserek çay haline getirelim.

Daha sonra 3 dakika boyunca kaynatmış olduğumuz 1 litre suyumuzun içerisine 15 çay kaşığı zeytin yaprağı çayımızı atalım 15–20 dakika kadar demlenmesini bekleyelim.

Bu sure içerisinde suyumuzun sıcak kalmasına özen gösterelim.

Bir bardak çaya damak zevkinize göre limon ilave ederek karıştıralım.

&

Zeytinyağının özelliklerinin anlatıldığı bu yazıyıda sizlere aktaracağım.

Zeytinyağının aroması en önemli faktördür. Olgunlaşmadan kopartılan zeytinler oluşum evrelerini tamamlayamazlar. Bu nedenle verim düşer. Olgunlaşmadan kopartılan meyveleri örnek vermek mümkündür.

Zeytinyağının rafine olmamasına özen göstermelisiniz. Rafine yağlar özelliklerini maalesef yitirmektedirler. Rafine yağlar mineral değeri bakımından fakir yağlardır.

Zeytinyağının Asit değeri çok önemli olmamakla birlikte bazen avantaj bile yaratabilir. İçerdiği asit ve mineral yoğunluğu açısından 1.5–2 asit değerine sahip zeytinyağlarının sağlık açısından zararı olmadığı gibi, oleik asit nedeniyle faydası bile bulunur. Kıstas damak zevkinizin kabul edebileceği ölçülerdir.

Kaliteli zeytinyağında mutlaka zeytin kokusunu hissedersiniz.

Zeytinyağı ne kadar erken donma eğilimi gözterirse o kadar kaliteli ve saftır.(alıntı)

Aslında edindiklerimden ve sizlere aktaracaklarımın çok azını hazırlayabildim. Gerçekten zeytin ve zeytinyağı mucizevî bir yiyecek. Sanıyorum artık soframızdan eksik etmeyeceğim. İlk işim yarın sabahtan başlayarak iyi bir zeytinyağı alacağım, kâsenin içine limon veya narekşisi ve kekik koyacağım ve ekmeğimi batırıp yiyeceğim…

Bir yazan demişki:

“Zeytinyağı, insan soyunun devamı için gelecek nesillere barakacağımız en kıymetli hazine.”

Ve ilave etmiş:

“O bir doğa doktoru”

Çok doğru…

Benim gibi zeytinyağından uzak kalmışlara bu yazım bir hatırlatma, bir uyarı, bir güzellik yaparsa ve onlarda benimle birlikte zeytinyağını yemeklerinde kullanırlarsa sanıyorum bu konuda bir şeyler yapmış olabilirim…

Sağlıklı güzel günler diliyorum…

Nazan Şara Şatana

author avatar
Nazan Şara Şatana
Ben gazeteciydim. Günaydın gazetesi, Ankara bürosunda Bekir Coşkun’un istihbarat şefi olarak görev yaptığı yıllarda; Meclis, Adliye, TRT ve magazin muhabiri olarak görev yaptım. Günaydın gazetesi haricinde, Merhaba, Haftanın Sesi gazetelerinde de yine muhabir olarak çalıştım. Gazetecilik yıllarım turizme geçerek sona erdi. Pamfilya Turizm acentesinden sonra, birçok beş yıldızlı tesislerde (Öger bünyesinde ve başka önemli tesislerde) üst düzey yöneticisi olarak görev yaptım. Halen Genel Müdür olarak görevimi sürdürmekteyim. Sekiz kitabım yayınlandı. Asar şamil Ve Rus terzi, Şarkın Modern Gelini Şehribahar, Zeus’un Aşkları, Otel I, Otel II, Hekim Ali Suavi Efendi, Havada Kekik Kokusu Vardı, Herkül 2006 da yayımlanan Asar Şamil Ve Rus Terzi, Havada Kekik Kokusu Vardı ve Şarkın Modern Gelini adlı kitaplarım T.B.M.M. Meclis Kütüphanesindeki yerini almıştır. Yeni yayınlanacak kitaplarım; Belkıs Akkale’nin hayatı roman tadında – Belkıs - Şimdi Yağmur Yağacak, Topkapı Şifresi, Taşlar, Mihrace, İstanbul – İstanbul. Ayrıca yayına hazır senaryolarm ve müzikallerim mevcuttur. Evlat TV filmim TGRT de yayınlandı. Birçok senaryom dizi olması için televizyon kanallarında beklemektedir. Bir senaryom ise dizi olarak yayınlanması için TRT1’de hazırlıklarda.

İlgili Haberler

Eğitim
26 Mart 2024
EZBERCİ EĞİTİM

İsterseniz önce “Eğitim nedir?” onun bir tanımını yapalım. Eğitim: Bir insanın; duygusal, bedensel, zihinsel olarak sahip olduğu yeteneklerini belirlenen amaç doğrultusunda geliştirmektir. Kısacası eğitim, ülke insanını en iyi şekilde yetiştirmektir. Eğitim, hayat boyu devam eder, ömür boyudur. Eğitim, sürekli devam eden bir süreçtir. Ne kadar eğitim, o kadar gelişmişliktir. Bir ülke, eğitimi kadardır. Bu kadar […]

Genel
25 Mart 2024
Kuran-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması Sunuculuğuna Bekir Köse yapıyor

TRT1’in uzun soluklu ve en çok izlenen programlarından bir tanesi olan “Kuran-ı Kerimi Güzel Okuma Yarışması”, 8. sezona sunucu değişikliğiyle girdi. Bu yılın sunucusu, modern tarzı ve sesiyle dikkat çeken Bekir Köse oldu. 11 yaşında Kuran’ı ezberleyerek hafız olan olan ünlü sunucunun Ramazan ayı boyunca sunacağı program, 8 sezondur yüzlerce başvuru alıyor. FİNALE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN […]

Belediye
24 Mart 2024
Murat Kurum, Beylikdüzü’ndeki Gürpınar Su Ürünleri Hali’nde balıkçı esnafıyla bir araya geldi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum, Beylikdüzü’ndeki Gürpınar Su Ürünleri Hali’nde balıkçı esnafıyla bir araya geldi. Mevcut İBB yönetimi tarafından balıkçı esnafının görmezden gelindiğini belirten Murat Kurum, “Her işte olduğu gibi yine balıkçı esnafımız da çaresiz bırakılmış, göz ardı edilmiş, görmezden gelinmiş. Aynı anlayışı aslında İstanbul’un her yerinde görüyoruz. İstanbul’un neresine gitseniz bir sorun, […]

Etkinlikler
23 Mart 2024
AKBANK SANAT’TA YENİ SERGİ “Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası”

Sanatın her disiplinine kapılarını açan Akbank Sanat, bu kez bilgisayar oyunları dünyasını sanatla buluşturan ‘Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası’ adlı sergiye ev sahipliği yapıyor.  Küratörlüğünü Zeynep Arınç ve Güven Çatak’ın üstlendiği sergi, 26 Mart – 18 Mayıs 2024 tarihi arasında Akbank Sanat’ta sanatseverler ve oyun tutkunları ile buluşuyor. Günümüzde bilgisayar oyunlarının hayatımızın vazgeçilmez bir parçası […]