Aklımızın zorlandığı zamanlar vardır. Görürüz, tanık oluruz ama anlamayaz.
“Bu nasıl olabilir-i” kendimize tekrar ederiz.
Adamlar nasıl yapmışlar – vay be!
Aklımız yine durmuştur. Çözüm bulunmamıştır, gözlerimizde şaşırmış, yüzümüzde aptal bir ifade ile sanki uzun süre bakarsak anlarmışız gibi baktığımız yerde takılı kalır bakarda bakarız.
Nevşehir, Niğde, Aksaray yörelerinde 200 e yakın yâda 200 den fazla yer altı şehirleri, yollar, mağaralar olduğunu okuduğumda benim de gözlerim şaşkın, yüzüm alık bir ifade ile öylesine kalmıştı.
Üstelik ben bir yer altı şehrini de gezmiş, hatta korkmuş, kapalı yerde uzun kalmaktan sıkılmış bayılmak isteği içinde kendimi zor dışarı atmıştım.
Gördüklerim benim aklımın alacağı şeyler pek değildi.
İniyorsun – iniyorsun derinliklere, sanki yerin altında bir şehir var, üstelik oldukça güzel ışıklandırılmış, manidar bir eda ile oda sizleri beklerken arzu endam ediyor. Bazı yerler o kadar dar geçitler halinde süre geliyor ki, rehberimiz bir Amerika’lının sıkıştığını söylediğinde çok şaşırmamıştık. Dar geçitler var ama gidiyorsunuz büyük salon benzeri yerler, mutfak dedikleri yerler de var ki gerçekten şaşkınlık büyük oluyor.
Beni o kadar çok etkilediki bu yer altı şehirleri, bunları anlatan bir kitap yazdım. Taşlar – 2012 – Kıyamet inşallah yakında yayınlanacak. Fakat gerçekten akıllara durgunluk verecek, baktığınızda anlamakta zorluk çekeceğiniz hatta anlamaktan vaz geçip yorulan düşünce hücrelerinizi azat edeceğiniz bir yer.
Nedeni bilim adamları zaten yeterince kafa patlatıyorlar.
Gerçekten buraları anlatmak ve okumak kâfi değildir. Bizzat görmek gerekmektedir. Aklın zorlandığı detayları sizlere yazdığım zaman bana hak vereceksiniz.
– Yerin 40 ‘la 70 metre derinliğine kadar kazılmış.
– Nasıl bir denge ve mimari şekil kullanmışlarsa asla asırlardır çökmemiş.
– Buraların hava bacaları var,
– Su depoları var,
– Her türlü tedbir alınmış.
– Kalın sürgü taşları dahi var. Dışarıdan gelebilecek herhangi bir taaruz için inanılmaz tedbirler alınmış. Yuvarlak taşlar kapı görevinde ve tam kapandığında taşın arka tarafında bir dünya olduğuna inanmak asla mümkün değil. Anlatacaklarım daha bitmedi. Burada;
– Erzak depoları da var.
– Şarap mahzenleride…
– Hayvan barınakları,
– Kilise,
– Okul
– Şarap üretim alanlarını da saymadan geçilmemesi gerekir…
Bilir kişiler burada 100 bin kişinin yaşayabileceğini söylüyorlarmış. Düşünün lütfen yerin altında yüz bin kişinin yaşadığı bir dünya var…
Otel II. Kitabım Kapadokya- Güzel Atlar Ülkesi’nde de buraları eni konu anlatmıştım. Beni iki kitap yazacak kadar çok etkileyen bir yer…
Kapadokya.
Erciyes, Hasan Dağı ve Göllü Dağı’nın 20 milyon yıl önce püskürttüğü lav birikintileri sularla karışmış. Zamanla sular çekilince tüf katmanları oluşmuş.
Toprak yapısı enteresan şekilde farklı… Yer altı şehirlerinin bu katmanlar içinde oyulmuş olduğunu düşünmek olası. Kolayca kazılabiliniyor, şekillenebiliyormuş…
Buranın anlatısına gelirsek çok eskilere gitmemiz gerekir. Bilenen şöylede bi tarih var. Hıristiyanlar Roma İmparatorunun zulmünden korkmuşlar bu yer altı şehirlerini kazmışlar ve buralarda yaşamışlar. Buda 5.yüzyıldan itibaren olmuş.
Yer altı şehirleri görenleri şaşkına çevirmesinin sebeplerinden biride mükemmel bir mimarisi olması… Çok büyük mühendislik dehası olması,
Çok ince hesaplarla yapılabilmiş olması…
Hangi araçları kullanmışlar, neyle kazmışlar, kazdıklarını nasıl nakletmişler?
Sorular – sorular – sorular?
Nasıl sormazsınız. Bakın birde şöyle bir soru var:
Derinkuyu ile Kaymaklı yer altı şehirlerini birbirine bağlayan 8 kilometrelik bir tünelin var olduğu düşünülüyormuş.
Şimdilerde bile bir tünelin yapılmasının ne kadar zor olduğu hepimizce malumdur. O zamanlarda hangi teknoloji ile bunu yapabilmişler. Gelinde anlayın.
Burası farklı bir dünya…
Gördüğünüz hiçbir yere benzemiyor.
Peribacalarını gördüğünüzde bir masalın içinde olduğunuzu düşlüyorsunuz.
Yazımın başında demiştim.
Ben oraları şaşkınlıkla takip ediyorum.
Yazılar yazıyorum.
Orası bana fantastik bir âlem gibi geliyor.
Arada bir oraların kulağını çınlatıyorum…
Nazan Şara Şatana
İlgili Haberler
İstanbul takımlarının stadında, gazetecilere ayrılan basın tribününün neredeyse tümünde maç izlemişimdir. Gazetecilere ayrılan basın tribünü sadece Türk gazetecilere değil akredite olan yerli-yabancı tüm gazetecilere açıktır. Özellikle Avrupa maçlarında yurt dışından gelen yabancı basın mensupları, Türk takımlarının statlarına hayran kalıyor. İLGİLİ HABER KÜLLER KÜLLERE İKİNCİ SEZONDA Hayran kalıyor kalmasına da acaba bu durum “basın tribünü” için geçerli midir? Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin basın tribünü gayet modern […]
Cumhuriyetin ilanının 101’inci yıl dönümünde kutlamaların İstanbul’daki merkezi bu yıl da Kadıköy oldu. Bağdat Caddesi’nde yapılan Büyük Cumhuriyet Yürüyüşü’ne yüz binlerce kişi katıldı. Yürüyüş sonunda konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı “Cumhuriyet bu ülkenin evlatlarının en büyük ve en kıymetli mirasıdır. Bu mirasa sonsuza kadar sahip çıkacağız” dedi Bağdat Caddesi’nde düzenlenen Cumhuriyet yürüyüşleri ile her […]
Bitiyatro ve Nejat İşler’in (Meddah) ortak yapımcılığında Fil Rüyası, 11 Kasım’da Baba Sahne’de prömiyer yapıyor. Günsu Özkarar’ın Galata Perform’un eğitimleri sırasında yazdığı bu oyun, Sınırlar Ötesi Tiyatro 11. Yeni Metin Festivali’nde okuma tiyatrosu olarak gösterime sunuldu. Bir terapist ile danışanın seanslarında ortaya çıkan güven, sadakat ve aşk temaları çerçevesinde bilinçaltına bir yolculukla başlayan oyunda terapiyle […]
Boşuna değilmiş sermaye sahiplerinin yatırım yapmak için güvenli bölgeler, ülkeler, kıtalar araması. Son zamanlarda ülkemize ne yabancı yatırımcı geliyor ne de yatırım yapmak için teklif… Ekonomide en önemli şey güven… Güven olmayınca yatırım olmuyor. İster ekonomik ister sosyal ister siyasal süreçlerin hayat bulması için güven ortamın var olması şart. Arsa, ev, araba alacağımızda bile dünyanın […]