Slot Giriş

Slot Siteleri

Slot Siteleri: Hayalleri Gerçekleştiriyor

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:

Sultan Murad Han!

Yayınlanma:
ABONE OL

“Allah büyüktür hatun, hem padişahın işi ne?”

Bazı yazılar insanın yüzüne kırbaç vurmuş gibi, acıtır… Bu yazı da öyle…

Hepimiz mutlaka bir gün, bir şekilde yanlış düşünmüş, birilerinin hakkında tam emin olmadan konuşmuş, belki dedikodu yapmış, belki haklıyı haksız görmüş, belki de hak etmediği halde onun hakkında iyi olmayan sözler söylemişizdir.

Allah affetsin.

Ben hiç yapmadım demek çok güzel olur ama mutlaka yapmışızdır. Ne kadar ayıklanırsak ayıklanalım bir zamanlar denilen bir ayrıntı varki, ya çok gençlik, ya az düşünmüştük!

Bir yerlerde hatalar biz insanlar için.

Böyle anlatıların beni ençok sarması gereken kısımları hep düşünerek okumam oluyor ki sanıyorum ki okurların çoğu böyle yapıyor.

Ders almak için illa büyük sıkıntıları bizzat yaşamak gerekmiyor ki, bazılarının hayatlarında gördükleri, yaşanmışlıklar anlatıldığında, dinlediğimizde muhakak ki kendimiz için bir pay çıkartabiliriz. Bunlardan ders alabiriz. Dünyanan ne garip bir yer olduğunu düşünebiliriz. Kimin kim olduğunu bilmemiz nasıl mümkün olsun?

Kim iyidir, kim işten pazarlıklıdır, kim gülerken kuyunuzu kazar, kim sizi umursamaz, kim arkanızdan konuşur.

Veya:

Kim siz tahmin etmediğiniz halde sizin için iyi şeyler söyler, kim sizin için, bilmediğiniz fedakârlıklar yapmışır, kim size gelmiş bir şeyin içinde; bilginiz dışında emeği vardır.

Sadece size yapıyan güzellikler olarak da sınırlandırmamak gerekir.

Başkalarına yapılanları da dinlediğinizde karar verirsiniz.

Evet, bu doğru kişiydi.

Bunu anlamak için illa ondan vazgeçmek, onu kaybetmek, onsuz olmak gerekmiyorki. Biraz dikkat birazda iyi olmakla alakalı… Nasıl iyi olunur? Bu ne kadar kolay yapılacak bir şey. Kötü olmadığınız zaman zaten iyi olursunuz.

Kimsenin arkasından dadikodu yapmayın, kimsenin hiçbir şeyine göz koymayın, sizin olmayanın, sizin hakkınız olmayanın peşine düşmeyin, haketmediklerinizi istemeyin! Normal istekleriniz doğrultusunda yaşayın, bu sizi biraz iyi yapar.

Sizi zararlı biri yapmaktan, insanların sizden kaçmasından, rahatsız olmasından; korkmasından engeller.

Bundan başka; birazda etrafa bakar, ne var ne yok diyerek biraz incelerseniz! Muhakkakki bir şeyin ucundan tutmanız, kaldırmanız gerektiğini görürsünüz.

İşte buyurun onu yaptığınızda siz artık iyi birisiniz. Bunu bilenler bilsin bilmeyenler de kendilerinin bileceği olarak kalsın.

Siz ve Allah biliyor.

Gerisi hikâye.

Bu anlatı da olduğu gibi!

 

Birileri hakkında konuşmadan, iftira, yalan yanlış, duyarsız bir halde, umursamadan birkaç kelime etmeden önce düşünmek, sormak anlamak gerektiğini çok güzel anlatıyor. Kim ne zaman nerede olur, kim isteyerek ya da istemeyerek bir şeyleri yapar, kim iyidir, kimin için kötü derler?

Kimse bilemez. Padişah olsa bile!

 

Benim hoşuma gitti, sizlerde beğenirsiniz inşallah…

 

Sultan Murad Han’ın o gün keyfi yerinde değildir.

Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:

“Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?”

“Akşam garip bir rüya gördüm.”

“Hayırdır inşallah?”

“Hayır mı şer mi öğreneceğiz.”

“Nasıl yani?”

“Hazırlan, dışarı çıkıyoruz.”

 

İki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki, padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri, kararlı adımlarla Beyazıt’a çıkar, döner Vefa’ya, Zeyrek’ten aşağılara sallanır. Unkapanı civarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatle bakınır. İşte tam o sırada yerde yatan bir ceset gözlerine batar, sorarlar;

“Kimdir bu?”

Ahali:

“Aman hocam hiç bulaşma, ayyaşın meyhusun biri işte!”

“Nerden biliyorsunuz?”

“Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz…”

Bir başkası tafsilata girer;

“Biliyor musunuz, der. Aslında iyi sanatkârdır. Azaplar çarşısı’nda çalışır. Nalının hasını yapar… Ancak kazandıklarını içkiye, fuhuşa harcar. Hem şişe – şişe şarap taşır evine, hem de nerde namlı mimli kadın varsa takar peşine.”

Hele yaşlının biri çok öfkelidir.

“İsterseniz komşulara sorun, sorun bakalım onu bir cemaatte gören olmuş mu?”

 

Hâsılı, mahalleli döner ardını gider. Bizim tedbili kiyafet mollalar kalırlar mı ortada! Tam vezir de toparlanıyordur ki, padişah keser yolunu:

“Nereye?”

“Bilmem, bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.”

“Millet bu, çeker gider. Kimseye bir sey diyemem… Biz gidemeyiz, şöyle veya böyle tebamızdır. Defini tamamlamak gerek.”

“İyi ya, saraydan birkaç hoca yollar, kurtuluruz vebalden.”

“Olmaz, rüyadaki hikmeti çözemedik daha.”

“Peki, ne yapmamı emir buyurursunuz?”

“Mollalığa devam… Naaşı kaldırmalıyız en azından.”

“Aman efendim, nasıl kaldırırız?”

“Basbayağı kaldırırız işte.”

“Yapmayın, etmeyin sultanım, bunun yıkanması, paklanması var. Tekfini, telkini…”

“Merak etme ben beceririm. Önce bir gasilhane bulmalıyız.”

“Şurada bir mahalle mescidi var ama…”

“Olmaz, vefat eden sen olsaydın nereden kalkmak isterdin?”

“Ne bileyim, Ayasofya’dan, Süleymaniye’den, en azından Fatih Camii’nden…”

“Ayasofya ile Süleymaniye’de devlet erkânı çoktur. Tanınmak istemem. Fatih Camii’ni iyi dedin. Hadi yüklenelim…”

 

Gelirler camiye. Vezir sağa sola koşturur, kefen tabut bulur. Padişah bakır kazanları vurur ocağa… Usulü erkânınca bir güzel yıkarlar ki, naaş; ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur, aydınlanır alnında. Yüzü sâkilere benzemez. Hem manâlı bir tebessüm okunur dudaklarında. Padişahın kanı ısınmıştır bu adama, vezirin de keza… Mechul nalıncıyı kefenler, tabutlar, musalla taşına yatırırlar. Namaz vaktine bir hayli vardır daha… Bir ara vezir sıkıntılı- sıkıntılı yaklaşır.

“Sultanım, der. Yanlış yapıyoruz galiba…”

“Nasıl yani?”

“Heyecana kapıldık, sorup soruşturmadan buraya getirdik cenazeyi. Kim bilir belki hanımı vardır, belki yetimleri?”

“Doğru, öyle ya, neyse… Sen başını bekle, ben mahalleyi dolanıp geleyim.”

 

Vezir, cüzüne, tesbihine döner, padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar. Nitekim sorar soruşturur. Nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinler. Sanki bu vefatı bekler gibidir.

“Hakkını helal et evladım, belli ki çok yorulmuşsun.”

Sonra eşiğe çöker, ellerini yumruk yapar, şakaklarına dayar… Ağlar mı? Hayır.  Gözleri kısılır, hatıralara dalar. Neden sonra silkinip çıkar hayal dünyasından…

“Biliyor musun oğlum? Bizim efendi bir âlemdi, vesselam… Akşamlara kadar nalın yapar… Birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helâya!”

“Niye?”

“Ümmeti Muhammed içmesin diye…”

“Hayret…”

“Sonra, malum kadınların ücretlerini öder eve getirirdi. Ben sizin zamanınızı satın aldım mı? Aldım, derdi. Öyleyse şimdi dinlemeniz gerek… O çeker gider, ben menkîbeler anlatırdım onlara… Mızraklı ilmihal. Hucceti islam okurdum…”

“Bak sen! Millet ne sanıyor hâlbuki…”

“Milletin ne sandığı umrunda değildi. Hoş, o hep uzak mescidlere giderdi. Öyle bir imamın arkasında durmalı ki, derdi. Tekbir alırken Kâbe’yi görmeli…”

“Öyle imam kaç tane kaldı şimdi?”

“İşte bu yüzden Nişancı’ya, Sofular’a uzanırdı ya… Bir gün; Bakasın efendi, dedim. Sen böyle – böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek. İnan cenazen kalacak ortada…”

“Doğru, öyle ya?”.

“Kimseye zahmetim olmasın deyip, mezarını kendi kazdı bahçeye. Ben üsteledim. İş mezarla bitiyor mu, dedim. Seni kim yıkasın, kim kaldırsın?”

“Peki, o ne dedi?”

“Önce uzun – uzun güldü, sonra;  Allah büyüktür hatun, dedi. Hem padişahın işi ne?”(alıntı)

 

Biraz önce söylemiştim. Kim kimdir, kim neyi ne kadar bilir?

Bilemeyiz…

 

 

Nazan Şara Şatana

 

 

 

author avatar
Nazan Şara Şatana
Ben gazeteciydim. Günaydın gazetesi, Ankara bürosunda Bekir Coşkun’un istihbarat şefi olarak görev yaptığı yıllarda; Meclis, Adliye, TRT ve magazin muhabiri olarak görev yaptım. Günaydın gazetesi haricinde, Merhaba, Haftanın Sesi gazetelerinde de yine muhabir olarak çalıştım. Gazetecilik yıllarım turizme geçerek sona erdi. Pamfilya Turizm acentesinden sonra, birçok beş yıldızlı tesislerde (Öger bünyesinde ve başka önemli tesislerde) üst düzey yöneticisi olarak görev yaptım. Halen Genel Müdür olarak görevimi sürdürmekteyim. Sekiz kitabım yayınlandı. Asar şamil Ve Rus terzi, Şarkın Modern Gelini Şehribahar, Zeus’un Aşkları, Otel I, Otel II, Hekim Ali Suavi Efendi, Havada Kekik Kokusu Vardı, Herkül 2006 da yayımlanan Asar Şamil Ve Rus Terzi, Havada Kekik Kokusu Vardı ve Şarkın Modern Gelini adlı kitaplarım T.B.M.M. Meclis Kütüphanesindeki yerini almıştır. Yeni yayınlanacak kitaplarım; Belkıs Akkale’nin hayatı roman tadında – Belkıs - Şimdi Yağmur Yağacak, Topkapı Şifresi, Taşlar, Mihrace, İstanbul – İstanbul. Ayrıca yayına hazır senaryolarm ve müzikallerim mevcuttur. Evlat TV filmim TGRT de yayınlandı. Birçok senaryom dizi olması için televizyon kanallarında beklemektedir. Bir senaryom ise dizi olarak yayınlanması için TRT1’de hazırlıklarda.

İlgili Haberler

25 – 31 Mart 2024 Astroloji haftalık yorum: 26 Mart (Ay Tutulmasından 1 gün sonrası) Haftanın En Yoğun Günü!
Yazarlar
23 Mart 2024
25 – 31 Mart 2024 Astroloji haftalık yorum: 26 Mart (Ay Tutulmasından 1 gün sonrası) Haftanın En Yoğun Günü!

Ay Tutulmasından tam 1 gün sonrası yani 26 Mart haftanın en yoğun günü olup bugünde olumsuz hava şartları ve kazaları çoğalabilir. 31 Martta da zayıf fay hatlarında şiddetli depremler artabilir. 31 Martta depremlerin haricinde şiddet ve terör olayları da artabilir. 25 Marttaki Ay Tutulması Terazi burcunda -1 katsayısında olup en çok Natal Güneşi İkizler ve […]

Mimar Dr. Nihat Şen, “İstanbul’da 5 yılda 1,5 milyon konut yenilenebilirdi”
Belediye
22 Mart 2024
Mimar Dr. Nihat Şen, “İstanbul’da 5 yılda 1,5 milyon konut yenilenebilirdi”

İstanbul’u bekleyen deprem riski için atılan adımları ve kentsel dönüşüm tartışmalarını işin uzmanı değerlendirdi. Türkiye, deprem kuşağında olduğu gerçeğiyle yüz yüze kalmaya devam ederken deprem uzmanlarında sık aralıklarla uyarılar gelmeye devam ediyor. Özellikle de İstanbul’da beklenen olası deprem riski milyonlarca kişi açısından korkuya neden oluyor. 31 Mart 2024 yerel seçimlerine günler kala belediye başkan adaylarının da gündemi deprem. Mevcut İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminden şikâyetçi olan İstanbullunun […]

HER YASAL HAK HELAL DEĞİLDİR
Yazarlar
19 Mart 2024
HER YASAL HAK HELAL DEĞİLDİR

Alev Alatlı:  “İmar ruhsatı olan bir müteahhit şehrin ırzına tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir. Keza raf ömrünü uzatmak için ekmeğin içine kanserojen madde koyan fırıncının yaptığı ambalajın üzerine koyduğu sürece yasal dolayısıyla suçsuzdur, ama helal değildir. Bir kalem darbesiyle atar ergenleri sokağa döken yazar, alevler afakı sardığında suç mahallinde değilse, olayları […]

18 – 24 Mart 2024 Astroloji haftalık yorum: 22 Mart (Ay Tutulmasından 3 gün önce) Haftanın EN Yoğun Günü!
Yazarlar
16 Mart 2024
18 – 24 Mart 2024 Astroloji haftalık yorum: 22 Mart (Ay Tutulmasından 3 gün önce) Haftanın EN Yoğun Günü!

22 Mart Ay Tutulmasından 3 gün öncesi haftanın en yoğun günü olup bu günde Ay, Merkür, Mars, Uranüs ve Plüto düşük katsayıda olacaktır. Bilhassa Mars Transiti İkizler ve Yay burcunu olumsuz etkileyebilir. İkizler burcu her türlü iletişim ve ulaşımı sembolize ettiğinden 22 Martta iletişim kazaları ve olumsuz hava şartları oluşabilir. Uranüs Transiti de yer altını […]