28 Şubatın yıldönümü olan bugünlerde,medyada Sosyal paylaşım sitelerinde hararetle hatta hakaretle bu iki fikir tartışılıyor.
Bir tarafta Milli görüşe yakın olan ya da öyle görünen sitelerde Hürriyet gazetesinin ya da o günlerdeki diğer medya organlarının küpürleri boy boy kendini gösteriyor. Hocaefendi o konuşmalarda refahyol hükümetinin çekilmesini işi ehline bırakmaları gerektiğini söylüyor. Ve o paylaşımın altında binlerce yorumlar karşılıklı küfürler hakaretler gırla gidiyor. Hocaefendiye ağza alınmayacak küfürler,ajanlıkla uşaklıkla ilgili ithamlar suçlamalar… Güya yorum yapanlar Milli Görüşçü ama bir Milli Görüşçü’nün asla kullanamayacağı kelimeler sıralanıvermiş hoyratça. En hafif tabiriyle hocaefendi 28 şubatçı ilan ediliyor bu yazışmalarda. Hani Mümin olanlar kardeşti. Hani dünyevi hiçbir makam, grup, cemaat ayetle sabit olan kardeşliği yok edemezdi. Hani ayetler en üst kurallardı ve hiçbir müslüman cemaati,cemiyeti.grubu,fraksiyonu uğruna ayete mugayir davranamazdı ?
Diğer tarafta Erbakan Hoca’nın Tuncay özkan’la bizzat Hoca’nın evinde yapılan röportaj yayınlanıyor karşı atak olarak. Erbakan hocanın bu röportajda Tuncay Özkan’a ve onun o günlerde sahibi olduğu Kanaltürk televizyonuna yapılan teşekkürler ,Allah razı olsun temennileri ve dualar yayınlanıyor. Hemen Tuncay Özkan’ın ve Televizyonunun ergenekoncu tavırlarla inançlara yaptığı hakaretlerden dem vurularak erbakan hoca ergenekoncu ilan ediliveriyor.
Cemaatçi olanlar o günün konjektüründe, inançlı insanlara karşı dozu artarak devam eden zulme karşı bi öngörü olarak hükümetin çekilmesinin stretejik bir adım olarak ileri sürdüğünü ,amacın zulmün azalmasını sağlamak olduğunu ,üstelik bu konuşmaların 28 şubattan iki ay sonra yapıldığını ve Erbakan Hoca’nın dahi böyle düşündüğü için bu stratejik adımı attığını ve başbakanlığı kendi kararıyla bıraktığını söyleyerek savunma yaptıklarını görüyoruz.
Milli Görüşçü olanların da, Erbakan Hoca’nın samimi bir Müslüman olduğunu, evine gelmiş birisine karşı nazik davrandığını, hadisi şeriflere de riayet ederek karşısında bulunana dua ettiğini ileri sürerek, o konuşmaların savunuculuğuna kalkışmakta olduklarına şahit oluyoruz.
Birini okuyan Erbakan’ı Ergenekonculara dua eden onları seven onlarla hareket eden biri gibi sanıyor,diğerini okuyanlar Hocaefendi’nin 28 şubatçılarla birlikte hareket eden biri olduğuna kanaat getiriyor.
Asıl sorulması gereken soru şu : Bu paylaşımları ilk başlatanlar kimler, o günkü tv yayınlarına ulaşıp bunları tek tek ayıklayarak medyaya,sosyal paylaşım sitelerine sunanlar kimler? Bu oyunun senaryosunu yazan kim, ilk kaynağını araştırdığımızda önemli bir bölümünün kaynagı Banu Avar çıkıyor. İlk yayınlayan o, sonrasında binlerce paylaşımlar yapılıyor. Hatta o kadar ileri gidilmiş ki Banu Avar’a sizin gibi insanlar Milli Gazete de yazmalı diye methiye düzenlere bile rastlıyorsunuz. Anlıyorsunuz ki yorum yapanların içinde de gerçek Milli Görüşçülerin arasına karışan provakatürler cirit atıyor.
Bırakın yazılanları çizilenleri de siz kendinize,ya da bilgisine güvendiğiniz kişilere sorun bakalım ; Refahyol iktidarı varken ve devam ederken Refahyolu savunan, en azından aleyhine konuşmayan, Erbakan Hocaya karşı hakareti maharet saymayan tek birtane Ergenekoncu var mı? Yine sorun bakalım ki Fethullah Gülen Hocaefendiye sevgi sempati besleyen, ona hakareti maharet saymayan tek bir 28 şubatçı gösterebilir misiniz?
Sahi siz Ergenekon başka, 28 şubatçılar başka, susurlukçular başka diye inanan saftirik insanlardan mısınız yoksa? Bir araştırın bakalım 28 Şubat darbesi yapıldığında, bugün Ergenekon’dan yatanlar nerelerde hangi görevlerdeymiş, Ya da bi düşünün bakalım Susurluk’un bir numaralı sanığı İbrahim Şahin ,bugün hangi suçlama sebebiyle cezaevinde.
Son günlerde görüldü ki darbecilik artık geriye dönülemez şekilde suç sayılıyor bu ülkede, ve yine görüldü ki darbeciler yargının kıskacından kurtulamayacaklar bu gidişle. Öyleyse yapılması gereken sanki Ergenekon ayrı Susurluk ayrı, 28 Şubat ayrıymış gibi bir senaryoyla Türkiye’de sevilen dini cemaat liderlerini,kanaat önderlerini bu grupların savunucusu sempatizanı göstererek tüm toplumu bu örgütlerden birinin mensubuymuş gibi yaftalamak ve bu algı üzerinden bu davaları sulandırarak “tüm toplumu cezalandıramazsınız öyleyse darbecileri yargılamaktan vazgeçin” mesajını vermekten başka çare yok. Yine hatırlayın Oynanan oyun budur. Bu oyunun senaristleri de asla Bahsedilen cemaat liderlerini seven kişiler değildir.
Aynı senaristler Mit Müsteşarının sorgulanmasıyla ilgili süreçte de Cemaat-Ak Parti kavgası çıksın diye ellerinden gelen gayreti göstermediler mi?
Velhasılı kelam ufak tefek farklılıklarınız olsa da, üslubunut tarzınız metodunuz değişik olsa da binlerce ortak noktanız varken, kendinize ucube fetva makamları bulup ağza alınmayacak küfürlerle dalaşmaktan vazgeçin, öncelikle inançlarınıza hakaret eden ve size hayat hakkını dahi çok gören mihraklara laf yetiştirin, ama onlara dahi ağza alınmayacak küfürler yapmadan yerine getirin bu görevinizi..
Selam ve Dua ile…