Havadar bir aklım ve temiz bir kalbim var. Mevsim sonbahar. Üşüyorum, altımda bir ıslaklık. Refah tabana yayılıyor galiba. Haliyle, her şeyi komik tarafından alıyorum. Geri dönüşümlü anılardan komik bir hayat üretip, gayri resmi gülüyorum. Sudan sebeplerle gülmekten iyidir. Çünkü su pahalı. Gülüşümü göstermem aslında, gülen var gülemeyen var. En fazla gülümserim. O da isyandır bir anlamda. Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar gülümserim. Velhasıl insanlık halidir gülmek, ileri demokrasinin göstergesidir. İnsanın gülesi gelince gülmelidir. Halkı, memleket sorunları karşısında güldürme sanatına politika denir.
Gülünce hızlanıyor hayat ve yağ gibi akıyor. Akan hayat aklımıza, “Hayat neyden ibaret?” sorusunu getiriyor. Hayatın zurnadan ibaret olduğunu düşünenler yanılıyor. Peki, sorulması gereken soru ne olmalı?
“Ne eksik hayatımızda?”
Kaybolan kara kutumuz acilen bulunmalı. Aksi halde duygusal merhemler, sinir sistemimizi iyileştiremeyecek. Yüzümüzde eğreti duracak senkronsuz gülüşler. Haydi, hep birlikte gazlanmadan gülelim! Medya eğlendirsin, spor heyecanlandırsın. Bize de, güle oynaya yaşamak kalıyor. Toplu açılış yapalım, toplu gülelim, toplu sevişmeyelim. Dikkat edelim, cari açığımız görünmesin.
Taze bir nefes gibidir gülmek. Diş estetiğiyle birlikte artık gülmemiz de değişecek. Gülmeyi unutanlar için ‘Aile Şaklabanlığı’ uygulamasına geçilecek. Dolaşım hızlanacak, damarlarımız genişleyecek. Üç gülüşten biri birinci seçilecek. Entelektüel, sportif ve çekici gülüş… Gülmenin kendine mahsus bir perspektifi falanı filanı yoktur. 1950’li yıllarda insanlar günde ortalama 18 dakika gülerken, bu süre günümüzde 6 dakikanın altına düşmüştür. Oysa komple komplike, ful komiğiz.
Dalgalı zikzak çizen milli gelirimize paraleldir senkronsuz gülüşlerimiz. Bu nedenle, kasten ve sehven gülüşler arttı. Hissiyatımıza dayalı gülüşler, şizofren yarılma sonucu malul oldu. Gülüşümle örtüşmese de hayat, güldükçe geçmişin kahredici yalnızlığında yaşadığımızı kanıtlıyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun her gülüş hepimizindir. Yürekten ve içten gülüyormuş gibi yapanlar, fotoğrafı güzel çıksın diye sırıtık bir ifade takınıyor. Saf, içten, çocuksu bir kahkaha atamıyorsak eğer, bil ki çok değerli bir şeyleri kaybediyoruz. Vakit varken gülmeliyim, gülmelisin. Acele et, içindeki çocuk ölmesin!
İlgili Haberler
İstanbul Devlet Opera ve Balesi Çocuk Korosu’nun “Çığır” adlı konseri, 4 Mayıs 2025 günü, Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde sanatseverlerle buluştu. Çocukların yaşlarına değil, üretimlerine ve sanata odaklanan bir anlayışla hazırlanan konser, izleyicilere unutulmaz bir deneyim yaşattı. Çocuk Koro Şefi Berrak Taş Güzeloğlu yönetimindeki koro, sahnede sergilediği performansla hem teknik hem de duygusal anlamda büyük […]
Kadıköy Hasanpaşa’da bulunan İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nde, yükümlü ve hükümlülere yönelik düzenlenen musıki ile terapi programları ilgiyle sürdürülüyor. Sanatçı Udi Mehmet Akçil ile icracılar Yunus Emirhan Kılıç ve Abdurrahman Yağcı’nın hazırlayıp sunduğu programa olan yoğun ilgi, yetkilileri ve katılımcıları memnun ediyor. Yenilikçi bir eğitim ve iyileştirme yaklaşımıyla gerçekleştirilen programda, Türk Tasavvuf Musikisi’ne ait eserler […]
Ne diyeyim edebiyatın tarihini sanki Ruslar yazmış gibi; neyi okur, neyi beğenirsem altından Rus yazarlar çıkıyor. Takdir etmemek elde değil. Helal olsun adamlara… Nasıl bir anlatıdır, nasıl bir olay görgüsüdür, nasıl bir mesaj vermedir; yok böyle bir şey… Rus yazarlar; eserlerinde, işin sosyolojisini, felsefesini, psikolojisini, matematiğini çok iyi oturtmuşlar; toplumsal temelde her şeyi çok iyi […]
Yaklaşık iki aydır yardımların geçişine izin verilmemesi nedeniyle Gazze halkı bir kez daha felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya. Sınır kapılarının kapanması sonucu Gazze’de faaliyetine devam eden Türk Kızılay aşevinin de gıda stoku azalıyor. Kızılay Genel Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, “Bu trajedinin sona ermesi için, bölgede kalıcı bir ateşkesin sağlanması hayati bir ihtiyaç. Gazze’ye […]