Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, 2013 Yılı Hac Organizasyonu için bulunduğu Mekke’de basına açıklamalarda bulundu.
Türkiye’den gelen basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Görmez, haccın mahiyeti ve Diyanet İşleri Başkanlığının hac organizasyonu hakkında açıklamalarda bulunarak, haccın yüksek bir mana ve sembollerden oluşan bir ibadet olduğunun altını çizdi.
Dünyanın çeşitli ülkelerinden Müslümanların kutsal topraklarda olmasını bir umut olarak niteleyen Başkan Görmez, “Biz şuanda vahyin kalbindeyiz. İlahi vahiylere şahit olan topraklardayız. Burası Hz. Havva, Hz. Hacer ve Hz. Hatice validelerimizin hatıralarının olduğu ana ocağıdır. Arkamızda ilahi vahye şahit olan Nur Dağı, sağımızda hicretin ilk durağı Sevr Dağı solumuzda da hac ibadetinin en önemli rüknüne ev sahipliği yapan Arafat Dağı var. Dünyadan gelen bütün hacıların burada olması bir umuttur. Farklı dillerde, ırklarda insanların burada Kâbe’nin etrafında kalplerini, gönüllerini ve dualarını birleştirmeleri, başka dünyalarda kavga sebebi olan hususların burada tevhit potası içinde erimiş olması bizim ümitvar olmamızı sağlıyor” dedi.
Hac ibadetinin günümüzde karşı karşıya olduğu tehlikelere dikkat çeken Başkan Görmez’in konuşmasından bazı başlıklar şöyle;
“Hac anlam ve sembollerini kaybedip şekle dönüşünce müminler için tehlike çanları çalmaya başlamış demektir…”
Bugün hac ibadetinin karşı karşıya kaldığı tehlikelerden birisi, hac ibadetine talep arttıkça, organizasyonlar daha modernize olunca, mekânlar çok daha modernleşip imkânlar arttıkça haccı hac yapan o büyük ruhun azalmaya başladığını müşahede ediyoruz. Hac ibadeti anlamlar ve semboller ibadetidir. Hac anlam ve sembollerini kaybedip şekle dönüşünce müminler için tehlike çanları çalmaya başlamış demektir. İki parça havluya sarılmakla ihram giymek farklı şeylerdir. İhram öyle bir şey ki, karıncayı, sineği bile incitmeyi yasaklayan anlamı vardır. İhram, müminlere egemen olmaları için bir ruh veriyor. Müslümanlar o ruhu kaybederlerse ihram, iki parça havluya sarılmaktan ibaret olur.
“Hac, iç içe geçmiş beş yolculuktur…”
Hac iç içe geçmiş beş yolculuktur. Bu yolculuklardan ilki, kalbimize, gönlümüze yaptığımız yolculuk. Hacca bu açıdan baktığımızda tavafın, Arafat’ın, sa’yin anlamı daha farklı olacaktır. İkinci yolculuk olarak, her müminin ebedi hayatına, ahrete yaptığı yolculuktur. O zaman ihram bir kefen, Arafat ise mahşer olacaktır. Üçüncüsü, kardeşlerimize yaptığımız yolculuk. Farklı dilden, farklı ırktan dünyanın çeşitli ülkelerinden bu kadar farklı insanı bir araya getiren bir atmosfer başka hiçbir yerde yoktur. Dördüncü yolculuk, tarihimize yaptığımız yolculuk. Hz. İbrahim’le, Hz. İsmail’le, Hz. Hacer’le başlayan Peygamber Efendimizle süreklilik kazanan tarihimize yaptığımız yolculuk. Beşinci yolculuk ise Kâbe’nin Rabbine yaptığımız yolculuk. Beytin sahibine yaptığımız yolculuk. Hac ‘gaye, maksat’ demektir. Gayemizde evin sahibi var. Bu iç içe geçmiş beş yolculuk hakkıyla yerine getirilmezse o zaman hac yolculuğumuz seyahatten öteye geçmez. Haccın gayesine erebilmek için ciddi bir bilgiye de ihtiyaç var. Bu topraklarda Hz. İbrahim’in Hz. İsmail’le birlikte bu topraklarda bir ümmetin temellerini nasıl attığını, Hz. İbrahim’in duasının kıyamete kadar nasıl devam ettiğini, sonraki tüm peygamberlerin o duanın bir eseri olduğunu görürüz. Hacı adaylarının bu topraklara gelmeden önce iyi bir okuma yapmaları ve tefekkür etmeleri gerekir. Mümin kişi manalar ve sembollerden örülü bu ibadeti kendi dünyasında anlamlandıramadığı zaman hayatına da yansıtamaz.
“Hac ibadetinin o ruhunu tekrar yüceltmeye ihtiyacımız var…”
İmkânlar arttıkça, mekânlar daha lüks hale geldikçe hac ibadetinin o büyük ruhunun zayıfladığını görüyoruz. O ruhu tekrar yüceltmeye ihtiyacımız var. Hac ibadetinin zayıflayan bir diğer yönü de bireyselleşme. Bizi tevhit potasında eritmek, birliğimizi beraberliğimizi ve kardeşliğimizi pekiştirmek için emredilen bu ibadette bile bireyselliği görüyoruz. Hac, herkesin sadece kendi dünyasına daldığı, kendi günahlarına yalvardığı ve kendi dertleriyle meşgul olduğu şekliyle tasavvur edilemez. Hac ibadetinde bireysellik girdabından kurtulamadığımızı görüyoruz. Bu da haccın zayıflayan bir diğeri yönü olarak karşımıza çıkıyor.
“Müslüman coğrafyada akan kan ve gözyaşı, Kâbe’de tavaftaki insanların yüzlerinde hüzne bürünüyor…”
Bu yıl hac ibadeti biraz daha buruk geçiyor. İnsanların yüzlerinde hüzün var. Müslüman coğrafyada akan kan ve gözyaşı burada tavaftaki insanların yüzlerine yansıyor. Allah hayırla huzurla barış içerisinde bayram geçirmeyi nasip etsin. Burukluğun bir diğer nedeni de Kâbe’de bu yıl başlatılan genişletme çalışmalarından dolayı inşaat haline gelen Kâbe’de tavafların coşkusunu yitirmesi. Bu da insanların yüzlerine hüzün olarak yansıyor. Kâbe’de o kalabalığın izdihamın olmasına rağmen yüzde 20 kota indiriminden dolayı Mekke bu yıl oldukça sakin. Bu yıl daha dingin bir hac ibadeti yapıyoruz. Yapılan bu genişletme çalışmalarıyla ileriki yıllarda hac ibadeti daha da kolaylaşacaktır. Ancak mekân sorunu sadece metaf alanının genişletilmesiyle çözülemez. Dünyada 20 milyon insanın bu topraklara gelmek için talebi var. Bu mekânların bu talebe cevap vermesi oldukça sınırlıdır.
“Arafat için tüm hazırlıklar tamamlandı…”
Bu yıl Avrupa’dan gelen hacı adaylarımızla birlikte 70 bin hacı adayımız var. Yarıya yakını Medine’deki vazifelerini ifa ettiler. Bugün itibarıyla Medine’de hacımız kalmadı. Diğer kalanlar ise Mekke’den sonra Medine’ye gidecekler. Diyanet İşleri Başkanlığı 1979 yılından itibaren hac organizasyonu yapmaya başladı. O günden bugüne eksiklerimiz olsa da dünyada parmakla gösterilen bir organizasyondur. Bu yıl 3 bin 469 arkadaşımızla emanet gördüğümüz hacılara hizmet ediyoruz. Arkadaşlarımız iki gündür Arafat’a intikal ve dönüşler için prova yapıyorlar. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak hacılarımızı Rahmanın misafirleri olarak görüyoruz. Önümüzde Arafat var. Arafat dönüşü hacılarımız haccın en zor yürüyüşünü yapacak. Biz hac ibadetini Arafat öncesi ve sonrası diye ikiye ayırırız. Arafat haccı hac yapan en önemli ibadetlerdendir. O yüzden Arafat’a intikalle ilgili ve sonrasında dönüş için tüm hazırlıklar yapıldı. Arafat için bir günlük hastanemiz kuruldu. Yolda kalan hacımızı nasıl götüreceğiz? Kaybolan hacımızı nasıl bulacağız? Bütün bu hazırlıklarımız tamamlandı. 140 arkadaşımız sadece yol kenarlarında hacı adaylarımıza yol göstermek için görev yapacak.
“Bayramlar bize tarih sahnesinde süreklilik kazandıran, Müslüman bilincini aşılayan müstesna günlerdir…”
Bayramlarımız bize tarih sahnesinde süreklilik kazandıran, Müslüman bilincini aşılayan müstesna günlerdir. Yaklaşan Kurban Bayramının öncelikle milletimize, gönül coğrafyamıza, İslam âlemine ve tüm insanlığa huzur ve barış getirmesini Allah’tan niyaz ediyorum. Kurban ibadetiyle ilgili olarak şunu belirtmek isterim. Kelime anlamı olarak bizi rabbimize yakınlaştıran ibadet olan Kurban ibadetinde bizi rabbimizden uzaklaştıracak davranışlardan kaçınmalıyız. Hayvana eziyet edildiğinde, insan sağlığına ve çevre temizliğine riayet edilmediği zaman, rabbimize yakınlaştırmak için emredilen bu ibadetten uzaklaşmış oluruz.
“Kurban ibadetini sadece ‘hayvan kesmek’ olarak telaffuz etmek dinin hikmetini bilmemekten kaynaklanır…”
Kurban ibadetinin zaman zaman yanlış uygulamalarına bakarak ibadetin kendisi tartışma konusu yapılamaz. Hz. İbrahim’den bu yana ilahi tüm dinlerde var olan, Peygamber efendimizin de her sene yerine getirdiği ve hali vakti yerinde olanlara emrettiği bir ibadettir. Bu ibadeti sadece hayvan kesmek olarak telaffuz etmek dinin hikmetini bilmemekten kaynaklanır. Biz Müslümanlar tarihte hayvan hakları mefhumunu literatüre sokmuş bir toplumuz. Dünyada her gün rutin olarak, herhangi bir ibadet gayesi olmadan sadece beslenmek için milyonlarca hayvan kesilirken ses çıkarmayanlar bu rutinin içinden sadece kurban bayramında ibadet kastıyla etini fakire dağıtmak için kesilen hayvanın tartışma konusu yapılması dinin hikmetlerini bilmemekten kaynaklanır.
İlgili Haberler
Cumhuriyetin ilanının 101’inci yıl dönümünde kutlamaların İstanbul’daki merkezi bu yıl da Kadıköy oldu. Bağdat Caddesi’nde yapılan Büyük Cumhuriyet Yürüyüşü’ne yüz binlerce kişi katıldı. Yürüyüş sonunda konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı “Cumhuriyet bu ülkenin evlatlarının en büyük ve en kıymetli mirasıdır. Bu mirasa sonsuza kadar sahip çıkacağız” dedi Bağdat Caddesi’nde düzenlenen Cumhuriyet yürüyüşleri ile her […]
Bitiyatro ve Nejat İşler’in (Meddah) ortak yapımcılığında Fil Rüyası, 11 Kasım’da Baba Sahne’de prömiyer yapıyor. Günsu Özkarar’ın Galata Perform’un eğitimleri sırasında yazdığı bu oyun, Sınırlar Ötesi Tiyatro 11. Yeni Metin Festivali’nde okuma tiyatrosu olarak gösterime sunuldu. Bir terapist ile danışanın seanslarında ortaya çıkan güven, sadakat ve aşk temaları çerçevesinde bilinçaltına bir yolculukla başlayan oyunda terapiyle […]
Şair-yazar Ali Asker Barut’un Uzak Patikalar Şarkısı adıyla yeni kitabı yayımlandı. Pikaresk Yayınevi tarafından yayımlanan kitabı şair, “Sondan bir önceki şiirler” olarak değerlendiriyor. Yeni kitabında kederin, gamın sesini daha da yoğunlaştıran Tunceli doğumlu şair Ali Asker Barut, şiirini, çağıyla yüzleşen, çağıyla hesaplaşan bir çizgiye getirmiş durumda. Geçen yıllarda aynı yayınevinden Gam Divanında Keder Şiirleri ve […]
İstanbul’un siluetine modern bir dokunuş katan Çamlıca Kulesi, İstanbul Gazete ve Haberciler Federasyonu’nun organizasyonuyla gazetecilere unutulmaz bir İstanbul deneyimi sundu. Ali Rıza Yıldız’ın başkanlığında gerçekleşen bu anlamlı ziyaret, İstanbul’un her köşesini kuşbakışı izleme fırsatı sunarken, kulenin Cumhuriyet Bayramı’na özel hazırladığı kampanya da basın aracılığıyla İstanbullulara duyuruldu. Ziyarette basın emekçileri, İstanbul’a 360 derecelik panoramik bir bakış […]