Bugünün Kazananı Yarının Kaybedeni Olabilir

Kadınların hayır diyemediği günler…

Hayır diyebilmenin lüks olduğu.

Bu durum bu günlerde mi böyle yoksa hep mi böyleydi görmemiz için biçilmiş kaftan bir oyun var sezonda.

İLGİLİ HABER 7. İSTANBUL ÇOCUK VE GENÇLİK SANAT BİENALİ BAŞLADI

Üstelik konunun evrenselliğine de vurgu yapıyor, çünkü metin Avustralyalı bir yazarın elinden çıkıyor. Suzie Miller’ın kaleme aldığı Prima Facie 2018 Griffin Ödüllü ve ilk sahnelendiğinde büyük yankı uyandırıyor.

Ardından yazar oyunun bir de İngiltere versiyonunu yazıyor ve hukukta “Suçluluğu kanıtlanana kadar herkes masumdur.” ilkesi ile yola çıkıyor.

Ama nedense bu ilke cinsel saldırı davalarında tam tersi şekilde işliyor. Işte tam da burada duruyor oyunun seyirci ile kurduğu iletişim, kadınların bu koşullarda ne hissettiği, nasıl başa çıkmak zorunda kaldığı ve nasıl yalnız kaldığını gösteriyor bize.

Tek kişilik dev bir performans sergileyen Olcay Yusufoğlu da bunu başarıyla aktarıyor. Oyuncunun hikayedeki kadınla oldukça özdeşleşerek oynadığı oyun, kadının iç dünyası ile hukuksal bir dille gerçek dünyanın resmiyeti ve içsel dünyanın gelgitleri içinde bir denge kurdurtmaya çalışırken bir taraftan da bizi sarsıyor.

Bir kadının iç ve dış dünyası arasında nasıl bir çıkmaza girebileceğini artan bir gerilimle izliyoruz. Çiçeği burnunda bir tiyatro olan Eksi On Altı bu anlamda epey cesur ve yenilikçi. Oyuncu Onk Ajans’ın senaryoları arasında bulduğu bu oyunu hemen Türkiye’de sahneleme hayalini kuruyor ve böylece oyunun prömiyerini üstlenmiş oluyor.

Çoğunlukla gençlerden oluşan ekip de prömiyerin altından başarıyla geliyor. Yönetmen koltuğunda Hakan Atalay’a, yapımcı koltuğunda ise Çağrı Çetin’in ismine rastlıyoruz. Avukat bir kadının gözünden bir gerçeği farklı bakış açılarıyla yansıtan böyle bir oyunu bu dönemde izlemek hem erkek, hem de kadın seyirci için çok anlamlı.

Toplumun her kesiminin bulunan çatlaktan su gibi aktığı bu günlerde, o çatlaklara bir ilaç niteliğinde bu oyunlar. Önce bu problemler karşısında bir silkelenelim, sonra da çözüm bulma gücü bulalım diye…

Oyunun tek kişilik dev kadro olmasına gelince, hikaye boyunca varlığını ensemizde hissettiğimiz erkek, neden bir karakter olarak da izlenmiyor diye sorabiliyor insan.

Yazar neden bir erkek oyuncunun da mevcut olmasını istemedi ya da yönetmen mi tercih etmedi soruları bu sorgulamayı izleyebiliyor.

Bu noktada şiddet yönelimindeki erkekliğin aslında nasıl bir kaçak dövüş sergilediğini, varolamamanın sancısını buralardan çıkardığını da tekrar algılayabiliyoruz.

Erkeği görememek ve sadece meselenin içinde dinlemek aracılığıyla da kadının nasıl yalnız kaldığını ve belki de sembolik olarak devlet tarafından da yalnızlaştırıldığını hissedebiliyoruz. Hayatta olduğu gibi sahnede de tek başına kadın.

Tüm bunları büyük bir özveri ve incelikle gösterdiği için Eksi On Altı bizi yalnız hissettirmiyor.

Perde arkasındaki isimler sırasıyla şöyle:

Yazar: Suzie Miller
Çevirmen: Nazlı Gözde Yolcu
Yardımcı Yönetmen: Seray Akülker
Yönetmen Yardımcısı: Semih Değirmenci
Asistan: Senem Berfin Batun
Işık Tasarım: Ayşe Sedef Ayter
Afiş Tasarım: Sefa Pala
Ses-Müzik Tasarım: Katia Merdinoğlu
Dijital Görsel Tasarım: Hazal Isabelle Hanquet
Mapping: Nargiz Mammadli
Dekor-Kostüm Tasarım: Tiyatro -16
Prodüksiyon: Tiyatro -16
Medya Sponsoru: @kafaradyo

Oyunu sezon içinde yakalayabilmek için tiyatronun instagram sayfasını takip edebilir ve Prima Facie öyküsünü farklı sahnelerde izleyebilir, duygularınızla yüzleşme deneyimini yaşayabilirsiniz.

Kaçırmayın ve bağımsız tiyatroları desteklemekten asla vazgeçmeyin derim.

Şimdiden iyi seyirler!

Günsu ÖZKARAR

Günsu Özkarar 1987 doğumlu Günsu Özkarar, 2008 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Viyola Ana Sanat Dalı’ndan “Onur Derecesi” ile mezun olup, İsviçre’ye taşındı. Bir taraftan Hocshule der Künste Bern’de yüksek lisans yaparken, bir taraftan da Orchester der HKB, Schweizer Jugend Sinfonie Orchestra, The Women Orchestra of Switzerland’da çalarak, Avrupa’nın farklı şehirlerinde konserler verdi. Yurda döndükten sonra İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Sanatta Yeterlilik çalışmalarını tamamlayıp, bitirme tezi “Tarihsel Süreçte Gelişen Viyola Ekolleri”ni kitap olarak yayınladı. Yazı ile yolu Artemis Yayınları‘nda staj yapması ile kesişti ve Mario Levi ile Yaratıcı Yazarlık çalıştı. “Küflü Virgül’ isimli bir öykü kitabı olan Özkarar, üç yıl da Milliyet Sanat’ta çalışarak, yayıncılığı yakından öğrenme fırsatı yakaladı. Hayat mottosu; “herkes tutkusunun peşinden gitmeli.”

See Full Bio