Başbakan Erdoğan, 19’uncu Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’ne katıldı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan:
“insanın önemsenmediği, yaşamın ve sağlığın ihmal edildiği, temel hak ve hürriyetlerin kolayca yedeğe alındığı bir ortamda huzurdan da, refahtan da bahsedilemez”

19’uncu Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “İnsanın önemsenmediği, yaşamın ve sağlığın ihmal edildiği, temel hak ve hürriyetlerin kolayca yedeğe alındığı bir ortamda huzurdan da, refahtan da bahsedilemez” dedi.

 
Başbakan Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen 19’uncu Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nin açılışına katıldı. Kongrenin açılışında İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve çok sayıda kişi de hazır bulundu. Erdoğan, kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, dünya ekonomisinin üzerinde kara bulutların dolaştığı bir dönemden geçildiğini belirterek, 2008 yılının
sonlarında ortaya çıkan küresel finans krizinin etkilerinin hala belli ölçüde devam ettiğini söyledi. Erdoğan, krizin arka planı incelendiğinde, ekonomik nedenleri kadar siyasi ve ahlaki boyutunun da olduğunu, bunun dikkate alınması gerektiğini söyledi.

İLGİLİ HABER Türk Kızılay öncülüğünde 9. İyilik Gemisi Mısır’a ulaştı, yardımlar Gazze yolunda

 
Krizin alt yapısında sonu gelmeyen bir tüketim ve kazanma hırsı, israf kültürü, devletlerin halklarından bilgi sağlaması veya bilgiyi saklaması gibi gayri ahlaki tutum ve davranışların olduğunu kabul etmek gerektiğinin altını çizen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

 
“Ben dünya ekonomisinde yaşanan bu olumsuz gelişmelerin, kapitalizmin geçmişini sorgulamak açısından da önemli bir fırsat oluşturduğuna inanıyorum. Bizim kültürümüzde insan çok değerlidir, kutsal bir varlıktır. Ancak bu kutsallık hiçbir ayrım yapmaksızın tüm insanlara şamildir. Bütün insanlar eşittir. Ancak bazıları daha eşittir gibi bir yaklaşımın bizim lügatimizde hiçbir yeri yoktur. Bugün insanlığın, insanı insanın kurdu olarak gören yaklaşımdan sıyrılması, insanı insanın dostu ve imkanı olarak gören
bir zihniyete kavuşması gerekmektedir. İnsanın önemsenmediği, yaşamın ve sağlığın ihmal edildiği, temel hak ve hürriyetlerin kolayca yedeğe alındığı bir ortamda huzurdan da, refahtan da bahsedilemez.”

“EMEK ÜZERİNDEKİ SÖMÜRÜ DEVAM EDİYOR”

 
Erdoğan, Batı tarihinde köleliğin kaldırıldığını, ancak emek üzerindeki sömürüye hala tam olarak son verildiğini söylemenin mümkün olmadığını söyledi. Dünya genelinde çalışma sürelerinden, emek ücretlerine, iş güvenliğinden sosyal güvenlik uygulamalarına kadar birçok alanda ciddi sorunlar olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Bu sorunların çözümü insanlık olarak üzerimizden bir borcu düşüreceği gibi ülke ekonomilerine de olumlu şekilde yansıyacaktır. Bugünün dünyasında tüketicilerin çevre ve iş güvenliği
konulara büyük bir hassasiyet gösterdiklerini hatırlamamız gerekiyor.

Geçmişte çevre dostu bir üretim sistemi kurmak veya iş güvenliğini sağlamak için yaptığı yatırımı gereksiz bir maliyet olarak algılayabilen firmaların bugün bu adımları rekabet gücünün en önemli unsurlarından biri olarak telakki etmesi icap ediyor. Bu nedenle ekonomi yönetimlerinin de en önemli görevlerinin başında işverenlerle işçilerin çıkarları arasında bir uyum sağlamak geliyor. Ülke ekonomilerinde bir yandan istihdam artırıcı
politikalar üretirken, diğer yandan istihdam şartlarını iyileştirmek gerekiyor” diye konuştu.

 
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün tahminlerine göre dünyada 1.2 milyarı kadını olmak üzere 3 milyar civarında bir iş gücü bulunduğunu belirten Erdoğan, çalışma hayatında yapılacak her iyileştirmenin dünya üzerindeki herkesi yakından ilgilendirdiğini ortaya koyduğunu vurguladı. Başbakan Erdoğan, çalışma hayatının, istihdam, çalışma şartları, sosyal güvenlik, mesleki eğitim, iş sağlığı ve güvenliği gibi birçok önemli bileşenden oluştuğunu, bu bileşenler arasında iş sağlığı ve güvenliğinin ayrı bir öneme
sahip olduğunu söyledi.

 
Erdoğan, dünyada her gün yaklaşık 1 milyon iş kazası yaşandığını, bunun da dünya ekonomisine toplam gayri safi milli hasılanın yüzde 4’ü kadar bir maliyet oluşturduğunu ifade ederek, “Bunun da ötesinde iş kazası ve meslek hastalıkları sonucu her yıl 2.3 milyon insan maalesef hayatını kaybediyor. Çok daha fazla insan ise sakat kalıyor. Ülke olarak sağlıklı ve sürdürülebilir bir iş gücü arzı oluşturmak, çalışanlarımızın yaşam kalitelerini yükseltmek, işletmelerimize verimliliği artırmak ve üretim
kalitemizi geliştirmek için iş güvenliğini artıracak adımları atmaya kararlılıkla devam edeceğiz” dedi.

“İSTİHDAMI ARTIRIRKEN, İSTİHDAM ŞARTLARINI İYİLEŞTİRME KONUSUNDAN TAVİZ VERMİYORUZ”

 
Dünyada yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye’nin yatırımcıların en çok güven duyduğu ekonomilerin başında geldiğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Türkiye 2003-2010 yılları arasında yaşanan küresel krize rağmen yıllık ortalama yüzde 4.9 oranında bir büyüme kaydetmiştir. Türkiye ekonomisi küresel krizden sonrası dönemde dünyada en hızlı toparlanan ekonomilerden biridir. 2010 yılında yüzde 8.9 gibi yüksek bir büyüme oranı yakalayan ülkemiz bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 11 oranında büyümüş ve dünyada en hızlı büyüyen ekonomi olmuştur. Bu dönemde kriz sürecinde dünya genelinde yükselen işsizlik rakamlarını en hızlı toparlayan ve toparlanan ülkelerden
de biriyiz.

Geçen yılın mayıs dönemine göre bu yılın aynı döneminde yaklaşık 1.5 milyon vatandaşımıza istihdam sağlamamız ne kadar dinamik bir ekonomiye sahip olduğumuzun bir başka göstergesidir. Bu tür hızlı büyüme dönemleri ülkelerin iş güvenliği gibi bazı kritik hususları gözden kaçırmalarına ya da bilinçli bir şekilde ertelemelerine neden olabilir. Ancak Türkiye bir yandan istihdamı artırırken, istihdam şartlarını iyileştirme konusundan da hiçbir taviz vermemektedir. Zira zamanında çözülmeyen sorunların
birike birike nasıl büyük sorunlar haline dönüştüğünü, sorunlar büyümeden çözüm üretmemiz gerektiğini çok iyi biliyoruz.”

 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümet olarak iş sağlığı ve bilincini artırmak ve çalışma hayatında güvenlik kültürünü yaygınlaştırmak amacıyla birçok faaliyet geliştirdiklerini vurguladı. Öncelikle hükümet programında işin değil, insanın korunmasına ve bu alanda yapılacak çalışmalara özel atıflar yaptıklarını belirten Erdoğan, “Mevzuata uyan iş sağlığı ve güvenliği için gerekli tedbirleri alan, kayıt dışı işçi çalıştırmayan işverenleri ödüllendiren düzenlemeler yapacağız” dedi.
Mevzuat çalışmalarında kuralcı yaklaşımdan ziyade önleyici, koruyucu ve iyileştirici bir anlayışla hareket ettiklerini anlatan Erdoğan, bu yaklaşımla hazırlanan Müstakil İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı’nı da önümüzdeki dönemde yasalaştırmayı ve çalışma hayatına kazandırmayı hedeflediklerini belirtti. Erdoğan, “Bu kanun memur ve işçi ayrımı olmaksızın bütün çalışanları, bütün çalışanları, kamu, özel ayrımı olmaksızın bütün işverenleri ve işçi sayısını dikkate almaksızın bütün işyerlerini kapsayan
bir nitelik taşımaktadır” diye konuştu.

 
Son 9 yılda küçük sanayi sitelerinin ve organize sanayi bölgelerinin sayısında önemli artışlar sağladıklarını anlatan Erdoğan, bu bölgelerin doluluk oranını da önemli ölçüde artırdıklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, “Bu konuda yeni bir adım daha attık. Organize sanayi sitelerindeki atıl parsellerin girişimcilere indirimli veya bedelsiz olarak tahsis edilmesinin önünü açtık. Her alanda olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliği konusunda uluslar arası işbirliğini geliştirmeye büyük önem veriyoruz” dedi.

 
Erdoğan, günümüzde iş sağlığı ve güvenliğinde kuralcı yaklaşımdan ziyade iyileştirici ve geliştirici bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini de belirterek, “İş dünyasının da bu konuya uyulması gereken bir zorunluluktan ziyade sağlık ve güvenliği destekleyen, verimi ve kaliteyi artıran bir araç olarak görmesi gerekir. Ancak böyle bir kültür oluştuğu takdirde iş sağlığı ve güvenliği konusunda sürekli ve iyileşme sağlamak mümkün olacak” diye konuştu.

İSTANBUL (İHA)

admin

See Full Bio