Slot Siteleri

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Manşet

Avcı:’Barış İki Dilli Bir Türkiye İle Bulunamaz’

Yayınlanma:
ABONE OL

‘Anadilde Eğitim’ meselesinin kamuoyuna yanlış aksettirildiğini söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, Anadil eğitimi ve anadilde eğitim konuları sanki kasten karıştırılıyor. Anadil öğrenme talebiyle, anadilde eğitim talebi tamamen ayrı şeylerdir. Herkes ana dilini öğrenmekte, öğretmekte, geliştirmek ve çeşitli alanlarda kullanmakta serbesttir. Fakat okullarda eğitim dili şeksiz şüphesiz Türkçedir. İki dilli bir Türkiye ile barış bulunamaz, dedi.

BDP başta olmak üzere bazı STK ve sendikalar tarafından dillendirilen Kürtçe eğitim talebinin Avrupa ülkeleri başta olmak üzere hiçbir demokratik ülkede örneği olmadığını, konunun pedagojik temellere dayandırmanın bilimsel yönünün bulunmadığını söyleyen Gürkan Avcı, DES Kırıkkale temsilciliğindeki toplantısında yaptığı konuşmasında şunları kaydetti;

Devlet televizyonunda Kürtçe yayından, üniversitelerdeki Kürtçe bölümlere ve basın yayına kadar dille ilgili yasakların her alanda kaldırıldığı bir Türkiye’de okullarda Kürtçe eğitim verilmesi ve derslerin Türkçe yerine Kürtçe işlenmesi için boykotlar düzenlemenin üzüm yemekle değil, bağcıyı dövmeyi niyetlenmekle açıklanabilir bir tarafı vardır.

Anadili, ‘çocuğun anasının konuştuğu dil’ olarak tanımlamanın ve anadilde eğitimi pedagojik temellere  dayandırmanın subjektif bir yaklaşım olduğunu ifade etmek isterim.

Öte yandan konu, Türkiye’de yaşamakta olan ya da Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan Kürtler’in etnik bir grup mu, bir azınlık mı oldukları üzerinden de tartışılmalıdır.

Uluslararası Hukuk ve Devletler Özel Hukuku kuralları nezdinde bir insan yaşadığı bir ülkede yurttaş, azınlık ve geçici statü olmak üzere 3 çeşit statüden biri üzerinden değerlendirilir.

Bir insan bir ülkede geçici statüde, turist, görevli, tedavi amaçlı, iş amaçlı, vb durumda ise o ülkedeki hakları son derece kısıtlıdır. Yani o ülkenin ona tanıdığı kadar hak sahibidir ve hakların düzenlenmesinde Devletler Özel Hukuku kuralları uygulanır.

Bir insan bir ülkede azınlık statüsünde bulunuyorsa o insan ülkenin yurttaşı kabul edilmekle birlikte yurttaşlık haklarından tümüyle yararlanamaz ve hakların düzenlenmesinde kendisini azınlık kabul etmiş olan uluslararası ya da ikili anlaşmalar kuralları uygulanır. Örneğin, Yunanistan’da yaşayan Batı Trakya Türkleri, Yunanistan yurttaşı sayılmakla birlikte, Lozan Anlaşması hükümlerine göre azınlık statüsünde bulunduklarından, bir Yunan yurttaşının tüm haklarından yararlanamazlar; hakları anlaşma hükümleri gereğince düzenlenir. Yunan okullarına öğrenci olarak kabul edilmezler, kendi okullarında eğitim görmek ve aynı zamanda Türkçe’nin yanı sıra Yunanca’yı da öğrenmek zorundadırlar. Devlet memuru dahi olamazlar, gibi.

Bir de azınlık olmayıp değişik etnik gruplardan oluşan yurttaş statüsü vardır ki bu statüye sahip olanların o ülkedeki hakları Anayasalar ile düzenlenir. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri (ABD), yeryüzünde en fazla etnik grubu bünyesinde bulunduran bir ülkedir. Ancak, bu ülkede kimsenin etnik kökenine bakılmaz, kimse azınlık statüsünde değildir, herkes tüm hak ve yükümlülükleri ile birlikte yurttaş statüsündedir. Ülkede tek bir resmi dil vardır; Amerikan İngilizcesidir. Hiçbir ABD yurttaşı benim etnik kökenim şudur, şu millettir, şu aşirettir, şu gruptur öyle ise benim anadilim de budur, anadilde eğitim almak benim en doğal, en demokratik hakkımdır, diyemez; bu düşünce ile ortaya çıkamaz; aksi halde büyük cezalar alır. Ülkedeki Eğitim Bakanlığı denetimindeki tüm okullarda öğrenim dili Amerikanca’dır. Ülkedeki tüm resmi yazışmalar Amerikanca yapılır, tüm resmi görüşmelerde ve toplantılarda Amerikanca konuşulur. Herkes resmi dili öğrenmek, resmi dil ile işlem yapmak zorundadır. Hiçbir ABD yurttaşı ya da kuruluşu, kurumu, etnik kökenlerini yaşatmak, kültürlerini yaşamak, yaşatmak gerekçesi ile bile olsa, resmi olarak anadillerinde eğitim veren bir öğretim kurumu açamaz, anadiller okullarda seçmeli ders olarak okutulsun diyemez, zorlama yapamaz, Devlet televizyonundan etnik anadil ile yayın yapamaz. Kendi anadilini öğrenmek isteyenler kendileri kurs açarlar, özel yayınlar yaparlar, öğrenirler, öğretirler, özel toplantılarında bu dili konuşurlar, buna da kimse karışamaz.

Yine bir başka örnek de Rusya’dır. Günümüz Rusya’sı halen federal bir devlettir; birçok milletten, birçok aşiretten, boydan oluşur. Her birinin dili, lehçesi farklıdır. Çeçenistan Cumhuriyeti, İngus Özerk Cumhuriyeti, Yakut Özerk Cumhuriyeti, Çukçi, İrkutak, Evenki, Taymır, Yamola – Nerets, Hantı – Mansi özerk illeri ya da özerk birimleri Rusya Federasyonu üyeleridir. Her birinin anadili farklıdır ancak, Rusya Federasyonu’nun anadili Rusça’dır. Hiçbir etnik dil, Rusya’da resmi olarak okutulmaz; okullarda seçmeli ders olarak verilmez. Tüm resmi yazışmalarda Rusça kullanılır, resmi toplantı ve görüşmelerde Rusça konuşulur.

Bir başka örnek de federal bir devlet olan birçok kabileden ve kıta dışı etnik gruptan oluşan Brezil’yadır. Brezilya, Grosso, Minas, Parana, Sao Paulo, Mato, Goias, Bahai, Piaul, Paraiba, Permambuco, Ceara, Maranhao, Amapa, Para gibi devletlerden, eyaletlerden ya da özerk bölgelerden oluşmuştur. Ülkede sayıları yüzleri aşan dilleri, örfleri, kültürleri ayrı yerli kabile vardır. Resmi dil ise Portekiz’cedir. Hiçbir yerel yada etnik dil hiçbir şekilde okullarda okutulmaz, resmi yazışmalarda kullanılmaz, resmi toplantı ve görüşmelerde konuşulmaz.

Anadilde eğitim talep edenlerin durumunu bu üç tespit üzerinden de tartışmakta büyük faydalar vardır kanaatindeyim.

………………

Bu itibarla anadilde öğrenim konusunda her türlü destek verilebilir. Ama anadilde eğitim derseniz toplum ayrıştır. Bugün Kürtçe dillerde kitaplar da yayınlanıyor, filmler de çekiliyor, müzik de yapılıyor. Bu konuda da hiçbir engelleme yok.

Ayrılıkçı Kürt milliyetçiliğinin, özerklik veya federasyon yoluyla bağımsızlığa ulaşma stratejisini geçerli kılma yolunda, bugün için elde etmeyi amaçladığı kimi taktik kazanımlardan birinin de anadilde eğitim olduğunu biliyoruz.

Hangi iyi niyetle savunulup, hangi saflıkla meşru gösterilmeye çalışılırsa çalışılsın, sonuçta hizmet edeceği amaç Türkiye’nin bölünmesi olacaktır!

Almanya başta olmak üzere kimi Avrupa ülkelerindeki Türkler örneğinde olduğu gibi anadili öğrenme talebiyle, anadilde eğitim talebinin karıştırılmaması gerekir. Kaldı ki mevcut durum Uluslar arası yasalar ve Avrupa Birliği yasalarından kaynaklanan bir hak ve zorunluluktur.

Kürtçenin ilköğretimde seçmeli ders olabileceğini ve anadilde eğitimin yükseköğrenimde yapılabileceğini söylüyoruz ki bu durum en gelişmiş demokrasilere sahip ülkelerde dahi görülemeyecek bir durumdur. Fakat hiç kimse Türkiye’de Türkçe dışında bir resmi dil ve eğitim dili dayatmaya kalkışmamalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının resmi dili Türkçe’dir ve bu dil okullardaki eğitimin dilidir. Bunun dışında bir dilde eğitim hakkından bahsetmek TC vatandaşlığına rıza göstermediğini ve farklı niyetler taşıdığını beyan anlamına gelir. Eğitim dilinin Kürtçe olmasını istemek, özerklik, bölünme talebi ile paralel olarak bir Kürt devletinin vatandaşı olmaya namzet bir beyandır.

Kaldı ki ortak dil, ortak bir kültür ve ortak bir dünya meydana getirir. Dil ortak olmazsa duygular, düşünceler, sevinçler ve dertler de farklılaşır. Dil ayrılırsa zaten sınır ayırmaya gerek bile kalmaz. Barışın dilini bulmaktan söz ediyorsak; Türkiye’de barışın dili Türkçe’dir ve Türkiye’yi iki dilli hale getirerek barış ve huzuru daha da uzaklaştırmış oluruz.

İlgili Haberler

Büyükşehir
26 Nisan 2024
Galataport İstanbul’a Avrupa Birliği’nden Ödül!

Galataport İstanbul, inşaattan işletme dönemine uzanan çalışmalarında sergilediği çevre dostu yaklaşımla ödülleri arasına bir yenisini ekledi. Dünyadaki okyanus ve denizleri kurtarmayı hedefleyen BlueMissionMed Koordinasyon ve Destek Hareketi, Galataport İstanbul ekibinin faaliyetlerini “Çevreye Duyarlı Girişimci ve Kişilik” ödülüyle taçlandırdı.   İstanbul’un dünyaya denizden açılan kapısı Galataport İstanbul, geniş ödül yelpazesine bir yenisini daha ekledi. İnovatif projeleri […]

Belediye
26 Nisan 2024
İBB Başkanı İmamoğlu, 23 Nisan’da Koltuğunu Ali Selim Metli’ye Devretti

BAŞKANI METLİ’DEN İLK TALİMATLAR: OKULLARA ÖĞRENCİ DOLAPLARI YAPILSIN, HER OKULDA YEMEKHANE OLSUN İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 104’üncü yıldönümünde koltuğunu, ilkokul 3. sınıf öğrencisi Ali Selim Metli’ye devretti. Başkan Metli’nin ilk talimatları, “Bütün okullarda öğrenci dolapları yapılmasını istiyorum. Çünkü, çantalarımızı taşımakta zorlanıyoruz. Bir de okullarımızda yemekhaneler olmasını istiyoruz. Bize […]

Belediye
26 Nisan 2024
İBB, 23 Nisan kutlamasını Üsküdar Meydanı’nda yaptı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kentin farklı noktalarında gün boyu süren organizasyonlarla kutladı. Bu programların birçoğuna katılan ve 23 Nisan coşkusuna ortak olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bayramın finalini Üsküdar Meydanı’nı dolduran İstanbullularla birlikte yaptı. Eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu’yla birlikte el ele sahneye çıkan İmamoğlu’na, 15 farklı ülkeden […]

Büyükşehir
26 Nisan 2024
7. İSTANBUL ÇOCUK VE GENÇLİK SANAT BİENALİ BAŞLADI

12 ülkeden 5.250 çocuk ve genç ‘umut’ için İstanbul’da buluşuyor   İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali başladı. İki yılda bir düzenlenen bienalin bu yılki konsepti ‘Umut’ olarak belirlendi. Bienal kapsamında 5 bin 250 çocuk ve gencin 579 projesi bir ay boyunca İstanbul’un farklı merkezlerinde sergilenecek. 2010 yılından bu yana 31 ülkeden katılımın olduğu 7. İstanbul […]