İpin Kadar Özgürsün

Türk Eğitim Sen Şube Sekreterine Cevap:
İpin Kadar Özgürsün (!)

Samsun’da başörtülü olduğu için hakkında meslekten men cezası verilen öğretmenin 11 yıllık Hukuk Mücadelesi sonucu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca hakkı iade edilmesine Milli Eğitim Bakanlığı 1. Hukuk Müşavirliğince itiraz edilmesini sert bir dille eleştiren Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali YALÇIN’ın yazısına TES Artvin Şube Sekreterinin ‘Erkekliğin Müşavire mi?’ Adlı yazısına ilçemiz Memur Sen ve Eğitim Bir Sen Sultanbeyli Şube Başkanı  Murat ŞİT’ ten anlamlı cevap geldi.
İşte o cevap:
Önceki hafta Milli Eğitim Bakanlığı’nda bir skandal yaşandı. Samsun’da başörtülü olduğu için hakkında meslekten men cezası verilen öğretmenin 11 yıllık hukuk mücadelesi sonrası hakkı geçte olsa teslim edildi. Başörtüsüne düşmanlığı hayat felsefesi haline getirenler, hukuku sündürerek öğretmenin başörtüsünü “ İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak” suçuna tevil edip meslekten atmışlar. Öğretmen sineye çekmemiş ve onur mücadelesi sayıp hukuka başvurmuş. Hukuk mücadelesinde İdari mahkemede kaybetmiş, Temyiz etmiş ve kaybetmiş. Temyizi Danıştay usulden bozmuş ama İdari Mahkeme kararında diretmiş. Bunun üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na başvuran öğretmenin talebi haklı bulunmuş ve esastan görüşülmek üzere Danıştay 12. Daire’ye havale edilmiş. 12. Daire; derslere başörtülü girmek şeklindeki fiilin, çalıştığı kurumun huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozucu nitelikte bulunmadığı gibi, ideolojik ve siyasi amaçlarla yapıldığı da ortaya konulamadığından hareketle öğretmeni haklı bulmuş ve göreve iadesi kararına Milli Eğitim Bakanlığı’na tebliğ etmiş.
Bakanlıkta 1. Hukuk Müşavirliği, hukuk mücadelesinde 4 aşamayı geçen ve hakkı teslim edilen öğretmenin durumunu içine sindirememiş olacak ki, itiraz etmiş. Bu olay hakikaten bir skandaldır. Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın, “Türkiye’de herkes Mursi’nin getirdiği Sisi ve bazı üst bürokratların Mursi’ye darbe yapmak için içine girdikleri kirli ilişkileri konuşuyor ve yazıklar olsun diyor. Mursi’nin Sisi’sinden Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği’nin yaptığının ne farkı var Allah aşkına?” diye sorduktan sonra “1. Hukuk Müşavirinin bu aymazlığı kamuoyuna açıklayabilmesi imkânsızdır” deyip;“Bu karara itiraz eden Hukuk Müşavirliği’ndeki sorumlu bürokratların havuza alınmasını teklif edenler olabilir, ancak ben sorumluların bizzat kendilerinin istifalarını vermeleri taraftarıyım. Yapılan işin tevil götürecek hiçbir tarafı yok. Tek kelimeyle rezalet… Yazıklar olsun. Yazıklar olsun” diye zehir zemberek bir açıklama ile istifaya davet etmiş.
Basına yansıyan haberlere bakılırsa Bakanlıkta küçük kıyamet kopmuş olacak ki, 1. Hukuk Müşaviri istifa edip emekliliğini istemiş. Bunda şaşılacak bir durum yok. Bilakis takdir edilecek sendikal bir duruş vardır.
Şaşılacak olay önceki gün Türk Eğitim Sen Artvin Şube Sekreteri İsrafil Bayrak’ın yaptığı basın açıklamasıdır. “Erkekliğin Müşavire mi Ali Yalçın” diye yazı yazan Türk Eğitim Sen Şube Sekreteri kendince mantıklı cümleler sıralayarak zihinleri bulandırmaya kalkıp, istifa edip emekliliğini isteyen kişiyle ilgili duygusal yakınlığını ortaya koymuş. Aklı sıra hükümete çatamıyorsun bak ben nasıl özgürce meydan okuyorum demeye getirmiş.
Sendikacılıkta vesayetin ne demek olduğunu anlatmak için sayısız örnekler verilebilen sendikanın acar yöneticisi camdan balkonda durup, keşke sağa sola taş atmasaydı. Devletin büyüğü tarafından kurulduğu için adı sendikal tarihte sarıya çıkmış, küçüğü tarafından devamlı tokatlandığı için Şaban Filmlerindeki mazlum karakterine benzemiş olan bir yerden erkeklik gösterisine girmeden önce seni hiç uyaran olmadı mı dostum?
Sen onurlu sendikacılık yapacaksan önce tarihinizi bir oku, sonra Silivri müdavimleri ile bizim ne işimiz vardı ki ev sahipliği yaptık diye sor. Arka planı deşifre olan Marksist, Leninist, Komünist, Şamanist ne kadar fraksiyon varsa bir araya geldiği gezi olayları ile ilgili Konfederasyon Başkanımızın; “AKP iktidarının 10,5 yıldır ortaya koyduğu yanlış politikaları eleştirmek için, ortaya çıkan, milyonlarca  insan vardı. Kimse bu milyonlarca vatandaşımızın tepkisini yok sayamaz. Bunları terörist diye değerlendirme hakkına asla sahip değildir” çıkışı da ne oluyor. Biz bir kez olsun milletin yanında duramayacak mıyız? Eski hasımlarla hısım olduk. Kıblemiz neresi şaşırdık durmadan dönüyoruz. Bizim yaptığımızın neresi sendikacılık kardeşim diye bir iç tartışma başlat, bir kez olsun adam gibi duramayacak mıyız de önce. İsrafil Kumbasar’ın yazısını eline al ve yapılan baskı ile gönderdiğiniz cılız yazı kocaman açıkları kapatmadı. Bana bir açıklamanız olacak mı de.
Kafanı kuma gömdün diye vücudunun da kuma girdiğini mi düşünüyorsun.  Sendika Genel Başkanınızı bile siyasilerin belirlediğini haber sitelerinden okumadın mı? Kendi iradesi olmayan bir teşkilatın, vesayeti altında olduklarına karşı miyavlayıp, dışarıya kükremesi ne yaman çelişkidir.
Ya da gel sen küçük sularda yüz ve dibini görmediğin suya da girme. Kime ve neye arka çıktığını ve bunun ne manaya geldiğini ise önce bir düşün. Başkasına olan kızgınlığın idrak suyunu pıhtılaştırmasın. Sözün ve kalemin şehveti akıl ile yoğrulmazsa adamı perişan eder. Söyleyecek söz çok ama teşbihte hata olmasın diyerek bir diyalogu aktararak bitirmek istiyorum.
Öğrendiğim kadarı ile şube başkanı görevi bırakacağı için başkanlığa sulanan ve kime çakarsam iyi reklamım olur diye düşünen zat okuyup, kıssadan hisse payını alsın istedim.
Olay Şöyle:
Türkiye’nin hilebaz ve düzenbazlara  “One Minute” çıkışını bir türlü hazmedemeyen İsrail’li Şalom, Türk Hasan ile söz dalaşına girmiş. Lafın bir yerinde Şalom:
-Sizde despotluk var, faşizm var, diktatörlük var. Gezi’de insanlara nasıl gaz sıktığınızı dünya âlem gördü. Demokrasi bunun neresinde? İsrail’deki insanlar kadar bile özgür değilsiniz. Hâlbuki bir İsrail’li Türkiye’nin Başbakanına dilediği gibi küfredebilir. Küfrettiği için hakkında hiçbir takibat ta yapılmaz.” Şeklinde konuşur.
Türk Hasan; “Yok yok öyle değil. Türkiye’de özgür bir ülkedir. Çünkü Türkiye’de her türlü entrikanın içerisinde yer aldığınız, darbecilerle sarmaş dolaş olduğunuz ve bağlantılarınız bilindiği halde Başbakan’a dilediğiniz kadar küfredin hakkınızda hiçbir takibat yapılmaz. Öyle sizin tarif ettiğiniz gibi falan değil. Sisi’ler bizde de baş tacı. Türkiye hakikaten özgür bir ülkedir” der.
Madem İsrail’den örnek verdin dedikten sonra, İsrail’e gelince; der ve ekler:
-“İsrail’de insanlar Türkiye Başbakan’ına küfredecek kadar erkek, Şaron’a laf söylemenin neye mal olacağını bilecek kadar akıllı, ipinin uzunluğu kadar da özgürdür” diye sözlerini tamamlar.
İşine de içine de siyaseti ve siyasetçiyi karıştırmayan Eğitim-Bir-Sen karşısında sen ancak, ipin kadar özgürsün unutma!
Otur oturduğun yerde.

admin

See Full Bio