Slot Siteleri

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Manşet

DARWİNİST BÜYÜ BOZULUYOR!

Yayınlanma:
ABONE OL

Evrim Teorisi, Darwin tarafından ortaya atıldığından bu yana insanlığa çatışma, savaş ve dejenerasyondan başka bir şey getirmemiştir. Bu nedenle konunun önemini iyi kavramak ve bu teoriye karşı ciddi bir fikri mücadele yürütmek gerekmektedir.

İnsanlık, materyalist dünya görüşünün sonucu olan acımasızlık, sevgisizlik ve bencillik gibi hastalıklardan ancak Evrim teorisinin geçersizliğinin anlaşılmasıyla kurtulacaktır. Çünkü Evrim teorisi “materyalist felsefe”nin yegane (sözde bilimsel) dayanağıdır…

Bilimsel delillerle geçersiz olduğu defalarca ispat edilmesine rağmen, ucuz propaganda yöntemleri ve türlü yalanlarla ayakta tutulmaya çalışılan bu teori, Türk halkının ezici çoğunluğu tarafından reddedilmektedir

Pek çok toplumda insanlar, Darwinist temelli materyalist felsefenin “sen, tesadüfen ortaya çıkmış, kimseye karşı sorumluluğu olmayan gelişmiş bir hayvansın” şeklindeki aldatıcı telkinine inanmış, tüm inanç ve değerlerini yitirmişlerdir. Bunun sonucunda, sevgi, merhamet, fedakarlık, dürüstlük, adalet gibi ahlaki erdemler dejenere olmuştur. Materyalizmin, “doğanın kuralı çatışmadır” şeklindeki dogmasına kanan insanlar, tüm hayatlarını diğer insanlara karşı yürütülen bir “çıkar çatışması” olarak görmüş ve görünüşte modern, ancak özde “orman kanunlarına” göre düzenlenmiş bir yaşam tarzı kurmuştur.

Son iki yüzyıldır insanlığa isabet eden belalarda, materyalist felsefenin büyük bir rolü vardır. İnsanlar arasındaki farklılıkların bir “çatışma” nedeni olduğunu varsayan her türlü düşüncede, bu felsefenin izlerini bulabilirsiniz. Sözde din adına ortaya çıkan, ama masum insanların canına kast ederek dine göre en büyük günahlardan birini işleyen teröristlerin kökeninde bile…

Darwinizm, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan, asıl olarak dini hedef alan bir teoridir. Dolayısıyla bu teorinin hafife alınmasının, önemsiz kabul edilmesinin ve bu teoriyle fikri bir mücadele yürütülmesinin gereksiz görülmesinin pek çok sakıncası vardır.

Yaratılış gerçeğine tamamen karşı olan bir teorinin tehlikesiz ve zararsız görülmesi, onun gelişmesine seyirci kalınması, evrim teorisinin toplumda giderek yayılmasına ve kaçınılmaz olarak ateizmin zemin ve taraftar bulmasına neden olacaktır. Bu nedenle, evrim teorisinin altında yatan felsefenin iyi anlaşılması gerekmektedir. Evrim teorisi, materyalist felsefenin “bilimsel” görünen bir üslupla ifade edilmesinden ibarettir. Materyalist felsefe ise “DİNSİZLİĞİN DİNİ”dir.

Önyargılardan uzak, samimi ve hür düşünen hiç kimse, şuursuz atomların tesadüfler sonucunda biraraya gelip, organize olup, düşünen, akleden, hisseden, gören, işiten, medeniyetler kuran, buluşlar yapan, sanat eserleri meydana getiren, sevinen, üzülen, sonra kendisini oluşturan atomları elektron mikroskobu altında inceleyen bilim adamlarını meydana getirdiğine inanmaz. Fakat Darwin’in teorisi insanlara bu akıl dışı inancı dayatır. Kullandıkları bilimsel terminolojiye rağmen, sonuçta Darwinistlerin inandığı mantığın özü budur.

* Bu mantığa inanan bir insan, akılcı analiz ve muhakeme yeteneğini yitirmeye başlar. Dünyanın en imkansız senaryosunu çok makul görüp kabul ettikten sonra, karşısına çıkan tüm imani delilleri görmez hale gelir.

* Düşünme yeteneğini yitirmiş, çok açık gerçekleri, aldığı telkinler ve yapılan propagandalar nedeniyle göremeyen, sırf çoğunluk kabul ediyor diye bir fikri körü körüne kabul eden bu insanı her yöne çekmek mümkündür. Bu aşamaya geldikten sonra bu kimseler artık vicdanlarını ve akıllarını kullanamaz hale gelmiş olurlar. Bu kişinin eline silah vermek, onu dağlara çıkarmak ya da “Darwin bu insanın aşağı ırk olduğunu söylüyor, onun için onu öldürebilirsin” diye ikna etmek çok kolaylaşır.

* Bu nedenle şayet ileride bugün olduğu gibi çağdaş, bilim düzeyi yüksek, hurafelerden uzak ve ileri bir medeniyet umut ediliyorsa, günümüz gençlerine ona göre bir eğitim sunulmalıdır. Bu da öncelikle gençlerin Darwinist hurafelerden, sahtekarlıklardan kurtarılmalarıyla, onlara tesadüf eseri hayvanlardan evrimleştikleri masallarını değil de, Allah’ın onları, canlılar arasında ruha ve en üst bilince sahip varlıklar olarak yarattığını anlatmakla mümkündür. Çünkü gerçek olan budur.

Bugüne dek Türk Milleti bu tip oyunlara hiçbir zaman gelmemiş, Darwinist ve Darwinizm’den güç alan komünist, faşist odakların tuzaklarına düşmemiştir. Bugün de aynı şekilde, gençliği hedef alanların, onları bu tür hurafelerle yanıltmaya çalışanların oyunlarına gelmeyecektir.

15 MADDEDE EVRİM TEORİSİNİN ÇÖKÜŞÜ

1. Günümüzde, canlılığın son derece kompleks sistemler içerdiği ve bunların tesadüfen ortaya çıkmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Örneğin ortalama büyüklükteki bir protein molekülünün bile tesadüfen meydana gelme ihtimali “10 üzeri 300’de 1″dir. Bu ihtimalin pratikte gerçekleşmesi ise imkansızdır. (Matematikte 10 üzeri 50’de 1’den küçük ihtimaller “sıfır ihtimal” kabul edilirler.)

2. 19. yüzyılın ortasından bu yana dünyanın dört bir yanında yapılan arkeolojik çalışmalarda “ara geçiş formu” fosilleri aranmasına rağmen, bu hayali ara geçiş formlardan tek bir tane bile bulunamadı. Yapılan kazılarda ve araştırmalarda elde edilen bütün bulgular, evrimcilerin beklediklerinin aksine, canlıların yeryüzünde birdenbire, eksiksiz ve kusursuz bir biçimde ortaya çıktıklarını gösterdi.

3. Yeryüzünde bugüne kadar bulunmuş olan fosil sayısı 250 milyondur. Bu fosillerin hiçbiri evrimi desteklememekte; tam aksine her biri yaratılış gerçeğini doğrulamaktadır.

4. Evrimciler kuşların atasının sürüngenler olduğunu iddia eder ve bu iddialarını Archæopteryx isimli bir fosil kuşla desteklemeye çalışırlar, bu kuşun “dinozor atalarından ayrılan ve yeni yeni uçmaya başlayan ilk kuş” olduğunu öne sürerler. Oysa Archæopteryx’in fosilleri üzerinde yapılan son incelemeler ortaya koymuştur ki; bu bir ara geçiş formu değil, sadece soyu tükenmiş bir kuş türüdür. Halen yaşamakta olan Hoatzin kuşu da Archæopteryx’in bir benzeridir.

5. Evrimcilerin sözde atın evrimine delil olarak gösterdikleri fosil serisi, geçmişte farklı devirlerde ve farklı coğrafyalarda yaşamış bağımsız canlı türlerinden oluşturulmuştur. Bugün nesli tükenmiş olan bu canlılar hiçbir şekilde ara geçiş formu değildir.

6. Denizden karaya geçiş iddiasının tek sözde delili olan Coelacanth isimli fosilin aslında halen yaşayan ve 200 defadan fazla yakalanan bir dip balığı olduğu ortaya çıkmıştır ve bu balık milyonlarca senedir hiçbir değişikliğe uğramamıştır.

7. Sözde insanın atası olarak sunulan ve Australopithecuslar adı verilen fosiller, soyu tükenmiş maymunlardır. Yapılan kapsamlı araştırmalar göstermiştir ki, hepsinin beyin hacimleri, günümüz şempanzelerininkiyle aynı veya daha küçüktür. Ellerinde ve ayaklarında günümüz maymunlarındaki gibi ağaçlara tırmanmaya yarayan çıkıntılar mevcuttur ve ayakları dallara tutunmak için kavrayıcı özelliklere sahiptir. Boyları kısadır (en fazla 130 cm.) ve aynı günümüz maymunlarındaki gibi erkek Australopithecus, dişisinden çok daha iridir. Kafataslarındaki yüzlerce ayrıntı, birbirine yakın gözler, sivri azı dişleri, çene yapısı, uzun kollar, kısa bacaklar gibi birçok özellik, bu canlıların anatomik olarak günümüz maymunlarından farklı olmadıklarını göstermektedir.

8. Rekonstrüksiyon; örneğin, bir dişten yola çıkarak saçlarıyla, gözleriyle, kaşlarıyla, dudaklarıyla, bir canlının bütün vücudunun hatta ailesinin ve çocuklarının modellenmesidir. Bunu modelleyen kişinin “diş”in neresine bakarak kaşları, saçları, dudakları, eşini, çocuklarını çıkardığı sorusunun cevabı, sadece “hayal gücü”dür.

9. Bir dönem evrime çok önemli bir delil olarak lanse edilen “Piltdown Adamı” fosilinin hiçbir zaman var olmadığı ortaya çıkmış, insana ait bir kafatasına orangutan çenesi eklenerek oluşturulan bu sahte fosille insanların 40 yıl boyunca yanıltıldığı anlaşılmıştır.

10. Sözde Nebraska adamı ve ailesinin evrime bir delil oluşturmadığı, bunun tek bir azı dişine dayanılarak tamamen hayali bir çizimle ortaya atılan bir yalan olduğu anlaşılmış ve literatürden çıkarılmıştır. Bu azı dişi ise gerçekte soyu tükenmiş yabani bir domuza aittir.

11. Doğal seleksiyon olarak bilinen mekanizma, canlıları evrimleştirmez, onlara yeni özellikler kazandıramaz. Sadece bir canlı türüne ait özellikleri güçlendirebilir. Örneğin bir bölgede yaşayan tavşanlardan hızlı koşanlar hayatta kalır, diğerleri ise ölürler. Birkaç nesil sonra bu bölgedeki tavşanlar daha hızlı koşan bireylerden oluşur. Ancak, hiçbir zaman bu tavşanlar başka bir canlı türüne (örneğin tazılara veya tilkilere) evrimleşmezler. Evrimciler bu hayali sahte çizimlerle insanları sürekli olarak kandırmaya çalışmaktadırlar.

12. Evrimleştirici özelliği olduğu iddia edilen mutasyonların tamamen tahrip edici özelliğe sahip olduğu ve canlılara gelişme değil hastalık, sakatlık veya ölüm getirdiği kesin olarak ispatlanmıştır.

13. İnsanın anne rahminde gelişim evrelerinin evrimin bir tekrarı olduğu yönündeki evrimci iddia, bu konuda yapılan çizimlerin sahtekarlıklarla dolu olduğunun anlaşılmasıyla tarihe gömülmüştür.

14. Bakterilerdeki antibiyotik direncine ait genetik bilginin, bakterinin “var olduğu andan itibaren” DNA’sında bulunduğu ortaya çıkarılmıştır.

15. Evrim teorisine göre hayat suda evrimleştikten sonra amfibiyenlerle karaya taşınmıştır. Amfibiyenlerin bir kısmı da yine teoriye göre sürüngenlere dönüşüp tam bir kara hayvanı haline gelmiştir.
Böyle bir dönüşümün fizyolojik ve anatomik yönden imkansız olduğunu, örneğin su içinde gelişen amfibiyen yumurtasının, kuru ortamda gelişen sürüngen yumurtasına evrimleşmesinin mümkün olmadığını gösteren çok sayıda delil vardır.
Harun Yahya – Adnan Oktar

İlgili Haberler

Dünyadan
20 Nisan 2024
Türk Kızılay öncülüğünde 9. İyilik Gemisi Mısır’a ulaştı, yardımlar Gazze yolunda

Gazze halkına insani yardım ulaştırmak üzere Türk Kızılay öncülüğünde hazırlanan 3774 tonluk malzemeyle yola çıkan 9’uncu İyilik Gemisi, 55 saat süren deniz yolculuğunu tamamlayarak Mısır’ın El-Ariş Limanı’na ulaştı. Yardım malzemelerinin hızla Gazze’ye sevkiyatını sağlamak için işlemler başlatıldı. Türkiye’nin 7 Ekim’den bu yana Gazze’deki çatışma mağdurlarına gönderdiği dokuzuncu gemi olan İyilik Gemisi, başta gıda, barınma, hijyen […]

Genel
20 Nisan 2024
KİRA ANLAŞMAZLIKLARININ YÜZDE 80’İ DAVAYA DÖNÜŞÜYOR

Ev sahipleri ve kiracılar arasındaki anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulması için hayata geçirilen arabuluculuk sistemiyle Anadolu illerindeki anlaşmazlıkların yaklaşık yüzde 60’ı çözüme kavuşturulurken, büyük şehirlerde bu oranın yüzde 20’lerde kaldığı görülüyor.   Büyük şehirlerdeki kira anlaşmazlıklarının yüzde 80’i davaya dönüşmeye devam ediyor. İLGİLİ HABER Çevreci ve Sanat Sever Öğrencilerin Yaratıcı Çalışmaları 3. Kez Müze Gazhane’de! Türkiye’de özellikle […]

Eğitim
20 Nisan 2024
Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nde Bağımlılık Üzerine Söyleşi

Ülkemiz Bağımlılıkla Mücadele Seferberliği kapsamında, İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nde uyuşturucu kullanımı, bağımlılığı ve tedavi yöntemleri konularında Prof. Dr. Nevzat TARHAN ile birlikte Kurum Psikologu Nurdan EYÜPREİSOĞLU’nun moderatörlüğünde bir söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşide Prof. Dr. Nevzat TARHAN,  bağımlılık nedir, kişiyi madde kullanmaya iten nedenler nelerdir, bağımlı bir bireyin tedavisi nasıl olmalıdır, bağımlı bir birey ile nasıl […]

Belediye
20 Nisan 2024
Dünyanın Çocukları “Uluslararası 23 Nisan Çocuk Festivali” için İBB’de buluştu

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 15 farklı ülkeden ‘Uluslararası 23 Nisan Çocuk Festivali’ için İstanbul’a gelen çocukları, Saraçhane’deki tarihi Meclis Salonu’nda ağırladı. İmamoğlu, aralarında Filistin ve Ukrayna’dan gelen çocukların da bulunduğu katılımcılara, “Dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan savaşların, acıların son bulması, Atatürk’ün dediği gibi, yurtta ve dünyada barışın egemen olması için, çocuklardan öğreneceğimiz çok şey var. Dilerim, […]