Yıldız Teknik Üniversitesi Akademisyenlerinden Sevim Yılmaz, Karamanlı Türkçesi Projesi dahilinde gittiği Yunanistan’ın Yanniça (Yenice) Köylerinde, incelemelerde bulundu.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Bilimsel Proje Araştırmaları (BAP) Koordinatörlüğüne bağlı “Osmanlı Dönemi Karamanlı Türkçesi Dilbilgisi ve Sözvarlığı” projesi dahilinde, proje yürütücüsü Y. Doç. Dr. Sevim Yılmaz Önder, Proje elemanları Y. Doç. Dr. Celile Eren Ökten ve Atina Üniversitesi’nden Vasil Dafnopatidis, “Karaman Türkçesi” çalışmasına devam ediyor.
Yıldız Teknik Üniversitesi Akademisyenlerinden Sevim Yılmaz “Osmanlı Dönemi Karamanlı Türkçesi Dilbilgisi ve Sözvarlığı” projesi dahilinde Yunanistan’ın Yenice kentinde araştırmalarda bulundu. Yılmaz, Selanik yakınında bulunan Yanniça (Yenice) şehrinin köylerinde yaptığı incelemelerde; 1923 yılında Türkiye-Yunanistan arasında yapılan mübadelede Anadolu’dan Yunanistan’a giden Karamanlıların çocuklarının 2013 yılında hala Türkçe konuştuklarına şahit oldu. Proje yürütücüsü Sevim Yılmaz Önder çalışmalar esnasında rastladığı oldukça ilginç profil ve yaşam hikayelerinden bazılarını öne çıkartarak hazırladığı raporda şu karakterleri ön plana çıktı:
Paraskevas-Sousani-Eleni Meletiadou yorumuyla “Eski çamlar bardak oldu” sözü
Ebeveynleri Adana doğumlu olan Meletiadou ailesi hala Adana ağzı ile duru bir Türkçe konuşuyor. Anadolu insanın sıcaklığı ve misafirperverliğini yaşatan ve kapısı yoldan geçen herkese açık olan bu aile, Türkiye’den gelenleri akrabası gelmiş gibi karşılıyor.
Ailenin babası Paraskevas Meletiadou, bugün hala kullanılan “eski çamlar bardak oldu” sözündeki bardak kelimesinin anlamını Türkiye’den gelenlere sorduğunu ama hiç kimsenin bilmediğini anlatırken kendisinde bulunan ağaçtan yapılmış olan Anadolu bardağını keyifle gösteriyor. Ailenin annesi Sousani Meletiadou ve kızları Eleni daha sessiz olmakla beraber, Sousani Meletiadou çok güzel konuşmasına rağmen, çekingen ve Adana ağzı dışındaki kullanımlara pek alışık değil. Sevim Yılmaz ile Köy köy gezen Eleni ise kendi kendine Türkçe öğrenmiş. Orta seviyeye yakın olan Türkçesini İstanbul’da ilerletmek istiyor.
Katerina Nene, Yıldızlı Akademisyeni vaftiz etmek istedi
5-6 yaşlarında Adana’dan gelen Katerina Nene çok güzel Türkçe konuşuyor. Geldiğinde Yunanca bilmediğini ancak diğer çocuklarla beraber okula giderek öğrendiğini ve büyüklerin ölene kadar birkaç kelime dışında Yunanca bilmediklerini anlatıyor. İki dilli olan Katerina nene bir dilden ötekine geçtiğinin farkına bile varmadan konuşurken, zaman zaman geçmişi ve kaybettikleri yaşlılarını hatırlayıp, sesini kısarak ve utanarak türkü söylemeye devam ediyor. Sevim Yılmaz Önderin bugüne kadar vaftiz olmamasına şaşırıyor ve bu üzüntüsünü ziyarete gidilen Papaz efendiye de anlatıyor.
Papaz Efendi’den Türki ziyafeti
Babasını sadece bir defa görmüş olan Papaz Efendiyi din adamı olan dedesi büyütmüş. Hayran olduğu dedesi Türkçe vaaz verirken çok dinlemiş. Dedesine özenen Papaz Efendi Katerina Nenenin de en favori din adamı. Çok güzel Türkçe türkü söylüyor. Evli ve çocuklu olan Papaz efendinin oğulları da Türkçe biliyor. Katerina Nenenin araştırmayı yapan Sevim Hanım’a Hristiyanlığı tebliğ etmesi konusunda ısrarı üzerine sabrı taşan Papaz Efendi “kızcağız kaç senedir böyle, senin bir söylemenle hemen vaftiz mi olacak?” diyerek Katerina Neneyi tatlı bir dille azarlıyor.
Evgenis-Haris Veziroğlu çifti, Başbakan Erdoğan’a hayran
Söyleşi yapmaya gidilen bir diğer Karamanlı Haris Hanım, ekibi uzaktan gördüğünde yanındaki hanıma Türkçe “Kim Bunlar?” diye sorunca, “insanın beklenmedik anlarında anadiline döndüğü” gerçeği akıllara geliyor. Türk televizyonlarını seyrettiklerini, Başbakan Erdoğan’ı çok beğendiklerini ve Yunanlı yöneticilerin Başbakan Erdoğan gibi olmadığını” söyleyen Haris Hanım “Bizimkiler hiç çalışmıyor” diye dert yanıyor.
Yıldızlı araştırmacı Sevim Yılmaz Önder’i gittiği her evde ikramlarla karşılayan Karamanlılar, Önder’i uğurlarken de çam sakızı çoban armağanı vermeyi ihmal etmediler. İmkanları dahilinde bazı bahçelerden birer nar, bir kavanoz reçel, ya da el emeği göz nuru eserler ikram ettiler.
KARAMANLILAR KİMDİR
Karamanlılar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Orta Anadolu ve civarında Müslüman nüfusla beraber yaşayan ve Türkçe konuşan Ortodoks Hıristiyanlardır. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra 1923’te Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan Nüfus Mübadelesi sonucu Karamanlılar Yunanistan’a göç etmek zorunda kalmışlardır.
Karamanlıların etnik kökenleri tam olarak bilinmemektedir. Bu konuda iki ana tez kabul görmektedir:
Yunan tezi olarak adlandırılan görüşe göre, Karamanlılar Yunanca konuşan Bizanslıların doğrudan torunlarıdır. Bu tezde Türk ve Moğol boylarının Anadolu’ya yaptıkları işgaller sonucu Karamanlıların, Bizanslılardan uzaklaştırıldıklarına ve böylece Müslüman komşularına benzemeye başladıklarına inanılmaktadır.
Türk tezi olarak adlandırılan görüşe göre ise, Karamanlılar, Bizans imparatorları tarafından Anadolu’ya yerleştirilen Türk askerlerdir. Bu tezde Karamanlılar Anadolu’nun fethi öncesi Orta Asya’dan Bizans’a göç ederek Bizans ordularında ticaret ve askerlik yapan Hıristiyanlığı benimsemiş fakat ana dillerini kaybetmemiş Türkler olarak görülmektedir.
Karaman Türkçesi Dili ve Edebiyatı
Karamanlı Türkçesi, Karamanlılar tarafından 14.19. yüzyıllar arasında Osmanlı döneminde Anadolu’da geliştirilmiş bir ağızdır. Bu ağızda, Osmanlı Türkçesinin yanı sıra bir miktar Yunanca kelime de kullanıldı. Türkçe konuşmalarına rağmen, yazıda Grek alfabesini tercih eden Karamanlıların Türk dilinde yayınlamış oldukları eserler Karamanlıca (Καραμανλήδικα/ Καραμανλήδεια γραφή) veya Karamanlı Türkçesi olarak adlandırıldı.
Karamanlılar kendi yazdıkları eserlerde dillerini genellikle “Anadolu lisanı” olarak tanımlamaktadırlar. “Anadolu lisanı”nın yanı sıra “Yavan Türkçe”, “Açık Türkçe” ve “Sade Türkçe” gibi adlandırmalara da rastlanmaktadır.
Osmanlı Devletinin dili Osmanlı Türkçesi, alfabesi ise Arap alfabesi olmasına rağmen, Anadolulu bu Ortodoks cemaat, Karamanlı Türkçesinde Grek alfabesi ile yazılmış birçok eser yayınladı. Kaleme alınmış ilk eser 16. yüzyıla kadar gitmektedir. Kitab-ı Mukaddes, Doğru Dinin Talimi vb. dini kitapların ön sözlerinde belirtildiği üzere bu eserlerin yayınlanma amacı, Yunanca bilmeyen ve Türkçe konuşan Ortodokslara dini öğretmek ve unutmaya başlayanlara hatırlatmaktır.
Hukuk, dilbilgisi, folklor, musiki vb. konularda basılan eserlerin yanı sıra telif ve tercüme olmak üzere Karamanlılar için roman ve hikâyeler de yayınlanmıştır. Bunların en ünlüsü, aslen Kulalı olan ama İstanbul’da yaşayan Karamanlı bir entelektüel Evangelinos Misiliadis tarafından hazırlanan Seyreyle Dünyayı (Temaşa-ı Dünya Cefakar ü Cefakeş) adlı telif romandır.
Grek harfleriyle Türkçe olarak çıkan ilk gazete Gazete-i Anatoli, E. Misiliadis tarafından 1840 yılında çıkarılmaya başlanmıştır.
Bir cevap yazın