Slot Giriş

Slot Siteleri

Slot Siteleri: Hayalleri Gerçekleştiriyor

SOSYAL MEDYA HESAPLARIMIZ

MOBİL UYGULAMALARIMIZ

Kadıköy Gazetesi

Paylaş
veya
aşağıdaki bağlantıyı paylaşın:
Anasayfa Genel Flaş

BULMACA BULDURMACA İSTİSMARI BİLDİRMECE

Yayınlanma:
ABONE OL

Engelsiz Erişim Grubu 3 Aralık Engelliler günü nedeni ile Taksim’de bir basın açıklaması yaparak engelli haklarını eleştirdi.

 

BULMACA BULDURMACA İSTİSMARI BİLDİRMECE

YIL 2009 ve yine bir 3 Aralık. Sorunlar yine dağ gibi, açıklamalarsa bir o kadar klişe ve samimiyetten uzak.

İşsizlik diz boyunu aştı. Teğet geçeceği söylenen krizin ucu engelli vatandaşa da fazlasıyla dokundu. Hukuksal boyutu bir yana, engellilerin yaşadığı ayrımcı davranışlar azalmak şöyle dursun her geçen gün örneklere yenileri eklenmekte.

Evet, bugün 3 Aralık ve Engelsiz Erişim Grubu olarak siz basın mensuplarına üç İ’yi (istismar) açıklamak istiyoruz. Nedir istismar? En basit tanımıyla, iyi niyetin kötüye kullanılması yahut suiistimal edilmesi.

Peki, bu istismar kim tarafından, kime ve nasıl yapılıyor?

1. Lego Devlet:

Çalışma ve sosyal güvenlik bakanı açıklıyor: “Devletin çalıştırmak ile hükümlü olduğu engellilere tahsil edilmiş olan kadroların %80’si boştur!”

Bilindiği üzere, devlet her yıl çeşitli sınavlar açar ve engelli kadrolarına bu sınavlarda başarılı olan kişileri atar. Ancak görülüyor ki, bu işte de bir ipe un serme durumu söz konusudur.

Görme engelli bir öğretmen adayı, yasalar yoluyla görevine atanamayınca, ya bir milletvekilinden ya da bir başbakandan medet bekler duruma düşürülüyor. Devlet devleti suçluyor ya da devlet devletten dert yanıyor.

Aynı biçimde tüm kuruluşlara %3 ila %4 oranında, engelli istihdamını devlet koyuyor, ama başta kendisi bu kontenjanı doldurmadığı gibi denetleme görevini de gerektiği gibi yerine getirmiyor.

Bu düpedüz bir legonun parçalarını yer değiştirmek suretiyle, engellilerin yasalar ile kesin ve tartışmasız şekilde ortaya konmuş haklarının, devletçe istismarı değil de nedir?

2. Sömüren Engelli

Anadolu insanı pek merhametlidir. Üzerinde yaşadığımız topraklar yalnızca tarımsal üretim açısından değil, insanın insana karşıda iyi niyeti bakımından cömerttir.

Sokakta dilenen, müzik yapıyormuş görüntüsünü kullanan, açıkça insanların iyi niyetlerini suiistimal eden engelliyi ne yapacağız? Ya bir yerden işe gitmeden sırf maaş almayı, yani bankamatik memurluğunu kabul eden veya iş başvurularında bu dayatılmaya çalışılan engelliyi? Peki, bütün bunlarla mücadele etmeye çalışan engelli çocuğuna başta kendisi inanmayan ve köstek olan engelli ailelerini nereye koyalım?

Hele ki, birtakım STK’ların engellilik kimliklerini kullanmak suretiyle, hem toplumu ve özel ya da resmi kurumları hem de bu STK’ları oluşturan ya da bu yapıların oluşmasının gerçek nedeni olan, engellileri suiistimal etmesini nasıl açıklayabiliriz?

Üyelerine siyasi bir partinin miting davetini dernek kimliğini kullanmak suretiyle yollamak, belediyeler veya özel kuruluşlardan ayni ve nakdi bağış istemekten başka bir meziyeti olmayan bir tavır ile engelli STK’ları, içerisinde yaşamakta oldukları toplumun yapıştırdığı yaftalardan nasıl kurtulacak?

Kaldırımlarında yürünemeyen bir ilçenin yerel sorumlularından hem bağış kabul etmek ve hem de bozuk kaldırımların hesabını sormak nasıl mümkün olabilir? Mümkündür diyenlerin sözleri ne kadar gerçekçidir?

STK’lar engellilerin durumunu görmezden gelen ya da bizatihi ortadan kaldırmadığı engeller ile birçok insanı mağdur eden yapılara, göbeklerinden bağlı olmak suretiyle, nasıl bir muhalefet geliştirir yahut bunu gerçekleştirebilir?

Peki ya üye olduğu derneğin ne şeffaflığını sorgulayan ne de çay, tatil vb faaliyetler dışında derneğinin yolunu bilmeyen engelli üyeyi bu tabloda nereye oturtacağız?

Televizyonlarda gerçekleştirilen onca sözde yardım kampanyaları, fonda acıklı bir keman ile yapılan duygu istismarı ve yolsuzluk gemisinin üzerinde dinmeyen bir kara duman, engellinin toplumu ve bazı STK’ların da engellileri istismarı değil de nedir?

3. Toplumun ve özel sektörün engelliliği istismarı:

Bilindiği üzere, her yıl birçok kurum engelliler ile ilgili çeşitli kampanyalar, sözde sosyal sorumluluk projeleri ve çeşitli şekillerde sosyal faaliyetler düzenlemek yoluyla, engelliler için veya engelliler adına birçok olaya ya da duruma imza attıklarını sanmaktadırlar.

Bugün, yüzlerce yayınevi var, ama çıkan kitapların %99,99’u yalnızca mürekkep baskılı olarak üretiliyor. Peki, her fırsatta engellilerin hakları ya da engelliler için yapılması gereken şeylerden bahseden özel sektör, gönüllülük/sorumluluk mantığından çıkıp da ne zaman engellinin de bir tüketici olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak çıkan her kitabın okunmuş seçeneğini de sunacak?

Bankalardan sesli ATM talebinde bulunduk, ama onca yatırım bütçesi, reklam giderleri olmalarına rağmen ve sözde “müşteri memnuniyetini” her şeyin üzerinde tutan bankalar, niçin bu sözlerinin ardında durmazlar? Bunun yerine sözde engellileri korumak adına neden her banka işleminde bizleri ikinci sınıf vatandaş durumuna düşürerek iki şahit isterler?

Özel sektör, iş sahasında da yasal sorumluluğunu yerine getirmek bir tarafa, “bu sorumluluktan nasıl kaçarım”ın yollarını bulmakta pek mahirdir.

İşkur’a açık olarak bildirilmeyen iş tanımları, İşkur’dan gelen kişiye, “Biz öğretim görevlisi arıyoruz” diyen üniversiteler, başvuruya gelen kişilerin evraklarını alıp, bir iş görüşmesi bile yapmaksızın insanları arayacağız sizi, yalanıyla uğurlamalar, engelli üniversite öğrencilerini “Size burs veriyoruz” deyip sigortalayarak engelli kontenjanlarını doldurmalar, “Sizin için altyapımız yok” yalanını atmalar ve benzerleri. Ya sadece kimlere nasıl uygulandığı belirsiz istihdamdaki engelli kontenjanıyla yetinen, engellilerin istihdamdaki altyapı ve eğitimiyle neredeyse hiç ilgilenmeyen devlet kandırmacasına ne demeli?

Bir şekilde işe girmeyi başaran engelliler çok mu rahat dersiniz? Yüzlerce şirket sadece kontenjanı doldurmak için engellileri işe alıyor ve onları ya hiç çalıştırmak istemiyor ya da onların gerçek potansiyellerini değerlendirmeyi akıllarına bile getirmiyor. “Sen işe gelme biz maaşını öderiz” diyen, işe gitse bile onları bir köşede oturtup çalışma sistemlerine asla dahil etmeyen şirketlere, ve buralardaki insanlık dışı ayrımcı muamelelere kim dur diyecek?

Peki, bu büyük şirketler benzer uygulamaları üyesi olmak için yanıp tutuştuğumuz AB ülkelerinde veya Amerika’da yapabilirler miydi dersiniz?

Engelliler adına mum yakmalar, özel engelli indirimleri ve daha neler neler… Peki, asıl sorumluluklar ve bu sorumlulukların gerçekleştirilmesi hangi kampanya ya kalmıştır acep?

Tablo çok mu karamsar? Acaba biz çok küçük bir parçaya bakıp resmin genelini yanlış mı yorumluyoruz? Yoksa “her bahçede çürük vardır” deyip, toptan içimizi serinletsek mi şu 3 Aralık sabahı?

Özetle sayın basın mensupları, elbette ki ne tüm bir toplum, ne tümden bir engelliler camiası ve de tümden devlet kurumlarını bir kalemde yargılamak ya da cezalandırmak gibi bir niyetimiz yok. Ama Türkiye’deki durum oldukça açık ve bitli yorganı kimse üstüne almak istemese bile bu ayıp ortadadır ve gözlerimizi kapatmak ile de ortadan kalkmayacaktır.

Artık özeleştiri ve eleştiri mekanizmaları çalışmaktan gacırdamaya ve anlamını yitirmeye başlamıştır. 2012’ye üç kala devlet, üzerine düşen yasal zorunluluğu yerine getirmezse, içerisinde yaşadığımız toplum, ailelerimizden başlamak üzere silkelenip, “Biz ne yapıyoruz?” sorusunu sormaz ve engelliler temel konularda anlaşıp tek bir çatı altında toplanamasa ve paylarına düşen kirlenmişliklerine karşı ciddi bir arınma hareketine girişmezse şayet, ne mevcut sorunların çözümü ne de bu sorunları doğuran mekanizmaların ortadan kalkması yönünde hiçbir anlamlı ilerleme kaydedilemeyecektir.

Bu ne anlama mı geliyor? Onu da pazar günü alacağınız bir gazetenin bulmaca köşesinde yukarıdan aşağıya sekiz harfli bir kelimeyi bularak öğrenebilirsiniz.

 

İnanıyoruz ki hayaller yaklaşmakta olan gerçeklerin gölgeleridir.

 

Engelsiz Erişim Grubu

www.engelsizerisim.com

İlgili Haberler

Eğitim
14 Mart 2024
Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler

TEHLİKENİN EŞİĞİNDE BİR FOTOĞRAF Selfi Çekmenin Fiziki ve Sanal Tehlikeleri: Görünmeyen Riskler Günümüzde sosyal medyanın ve çevrimiçi platformların popülaritesiyle birlikte selfie çekmek, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp adeta bir yaşam tarzı haline geldi. Ancak, bu popüler eğilim sadece güzellik ve özgüvenle dolu pozlarla sınırlı değil; aynı zamanda fiziki ve sanal olarak bir dizi tehlike […]

Satır arası “Yeşil Mavi Hayat”
Eğitim
27 Şubat 2024
Satır arası “Yeşil Mavi Hayat”

Meltem Soğuk Stropoli, Destek Yayınları’ndan çıkan Yeşil Mavi Hayat isimli kitabıyla çiçeği burnunda bir yazar. Şu an İsviçre’de yaşayan Stropoli ile bir Türkiye ziyaretinde Büyükada’da bir araya geldik ve hem kitabını, hem de kişisel edebiyat macerasını konuştuk. Keyifli okumalar! Biraz sizden kendinizi dinleyelim mi? Bugün sizi bulunduğunuz noktaya getiren neler oldu? Şu an burada yazar […]

Belediye
27 Ocak 2024
Gazeteci Murat Marap, belediye başkan adayı oluyor

Yeniden Refah Partisi Genel Merkez Seçim İşleri Komisyon Üyesi Murat Marap’ın Samsun’un Canik ilçesinden belediye başkan adayı olacağı konuşuluyor. Murat Marap, Yeniden Refah Partisi Canik Belediye Başkan Adayı mı? 31 Mart seçimleri yaklaşırken Yeniden Refah Partisi’de de aday belirleme çalışmaları devam ediyor. İLGİLİ HABER Murat Kurum, Beylikdüzü’ndeki Gürpınar Su Ürünleri Hali’nde balıkçı esnafıyla bir araya […]

Başıboş köpekler konusunda en cesur adımları, bu iki cesur yürek attı

Ülkemizde cadde ve sokaklar, çocuk parkları, hayvansever maskesi altında faaliyet gösteren bir takım dernekler vasıtasıyla bilinçli bir şekilde başıboş köpekler tarafından adeta istila altına alındı. Başıboş köpekler insanlarımıza saldırıyor, parçalıyor öldürüyor. İLGİLİ HABER Usta sanatçı Müjdat Gezen, 71. sanat yılını Kadıköy’de kutlayacak Ama köpeğe dokunamıyorsun çünkü 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununu yürürlüğe girdikten sonra köpekler […]